ağladıkçahani geceye sırtımızı dayayıp hıdır’ın yerinde dinlemek istemiştik ya ispanyolca sen tüyler üstünde kar tanesi gitarda versiyonu ahmet’in çok dokunmuştu bana ’’ağladıkça’’ dile kolay onyedi yılım geçmiş ’’ipek yolu’’ ameleliğinde taklamakanda serap yemişim hazarda farsi bakışlara yetim tibette notalanmamış ağıtlara güfte böyle doludizgin etkilenmemişim hatta alinin hayber kalesinde bin kelle birden kesildiğinde bir mısramda ölmüştüm ya onların yerine hiçbir müzik dilinde böyle ölmemişim bu mor dağlar bu kadar mı derin işler insan yüreğine sen güneşe tutarken meyi kızıllığa büründü bütün dünya dilleri ağlamak gülmek üzülmek bütün suratlarda aynı değil mi hıdırın yeri küçük hıdırın yeri sibirya yaylaları hıdırın yerinde nakşlı kilim hıdırın yerinde ölüm dilim dilim kasım |
Kutlarım.