EYVAH KALBİM DUL MU KALDI ŞİMDİ BENİM?
EYVAH KALBİM DUL MU KALDI ŞİMDİ BENİM?
Acılar duyarak hayata karşı iyice kat kat nasır bağlıyordu artık yüreğim,öfkem kayboluyordu adımlarımda her sabah rutin yürüyüşler yaparak iskelet sistemime taşıyabileceği kadar yükü taşıtmalıydım kemiklerime bu yaştan sonra edeceğim eziyet türlü sorunları dizlerimde çıkarabilirdi Zaten bir koşturmaca içerisinde hiç dinlenemediğim zamanların içerisine atılmıştım,işi devredecek elime geçen para ile belkide bir sahil kasabasına yerleşecektim Aklıma o geldi gençliğimizde kurduğumuz hayaller,ihtiyarladığımız zaman kırışmış ellerimizi sahil kenarlarında öpecek ve midyelerden hazırlanmış kolyelerimizi boynumuza takarak başımıza o köydeki annelerin emeği göz nuru iğne oyalı işleri alnımızdan çevreleyerek takacak yine herkesten değişik gençliğimizin ölene kadar ense kökünde olacaktık. Yani biz ruhlarımızla yaşayacaktık bedenlerimiz neydi ki? geçici bir elbise buruşursa buruşsun her çizgisini yüzümüzde ayrı ayrı öpecek ayrı anılarla tazeleyecektik,çizgilerimiz öyle değerli olacaktı ki hiç bir şey ile yok etmeye uğraşmayacaktık onlar bizeakan yıllar içerisindeki muhteşem bir servet olacaktı niye mi biz hala yaşıyorduk ve yaşam bizi bu çizgilerle ödüllendirmiş olacak ve bunlarda ödülllerin bir parçası olacaktı Yaşadığım yer pek istediğim yer değildi,ben artık dul ve yalnız kadındım, evlatları olan bir insan yalnız sayılmazdı aslında ,balkona çıktığımda bir günaydın demem bile suçtu nedense çay içen komşumuzun yalnız otururken çay servisi yapan hanımı tuhaf sesler çıkarmaya başlamıştı,ne aptallık ne basit ne küçük düşüncelerdi bunlar bir günaydın kelimesini bile hazmedemeyen hasta beyinler her şeyi alt aşağı tepe taklak empoze etmiş geri zekalılar,o bedenleri yukarıdaki kafa sistemlerinde muhteşem beyni çürüterek oraya odaklamış olmalı idi her şey cinsellik ya, saygı ile bir iki laf ettiğin zaman salaklaşan insanlar dayanamayacaktım artık,evet burası bana göre değildi ben uzaydan mı ışınlanmıştım ya normal olan bendim yada onlar bu dünyadan değildi Üstelik genç falanda değildim artık,orta yaşlardaydım,ve paraya pula ihtiyacım yoktu,babadan kalan bir dolu evleride satarak buralardan kaçmayı planlıyordum,bir koy, Arkadaşımın yaşadığı sürekli olarak beni çağırdığı sakin güneyde bir yer , kalabalıklardan akarak uzaklaşmayı dilerken o evini yaptırıyordu,işçilerin başında kızı olmalıydı bahçe kapısını hafifçe araladım içeriye girdim,o sırada yukarıdan atılan bir kalas az daha beni eziyordu ’ bir şeyiniz varmı ’diye bana doğru koşarken bir kız yere düşmüştüm toparlanamıyordum FAYTONDAKİ ŞARKI Çiçeklerle süslenmiş bir faytona el sallıyorum içerisinde kumral bir kız yanında dalgalı saçlı bir adam el ele tutuşarak ilerliyorlardı atların o nal sesleri onlara nota olmuş eşlik ederken şarkılarının adı neydi? sürekli bağırıyorlardı ayni nakaratın o ucunda sevmek zamanı vardı girdikleri düzlüğün rengarenk çiçekleri yemyeşil bulvarlarında arabacının atlarını hızlandırdığı hızla kayan tekerleklerin ucunda anılarımız savruluyordu o an etrafa ha bire vuruyordu atlara şarkılardan akan nakarat o şarkı bize değilmiş başkalarına imiş aslında hayatın kırmızı yolları katarken bizi tozlu dumana yakıp geçti acımasızca ezdi çiğnerken acımadı yollarında ateşler ülkesinden soğuk ülkelere fırlattı bir anda ama ona da alıştık zamanla yine de sevdik yine de şarkılar söyledik tepeleri karlarla kaplı yemyeşil dağlar dertlendi senelerce sesimizi sakladı yaşlı ağaçların gövdesi o oyulmuş kavuklarında iki dükkanlı küçük evi hatırlıyormusun? hani o adalarda ya bana aldığın şekerler rengarenk illa o kırmızı olanı hele içi tarçın karanfilli of çok acı yaktı dilimi diye bağırdığımda yeme şunu diye elime vurduğunda parende atan şekerim tekerleklerin altında eziliyordu o anda EYVAH KALBİM DUL MU KALDI ŞİMDİ BENİM? YARIMMI KALDI O CANIM ŞARKILARIM YA BURUŞURSA ELLERİM HANİ O SAHİL KASABASINA VURDUĞUM HAYALLERİM? YA ELİME VURDUĞUNDA PARENDE ATAN ŞEKERİM TEKERLERİN ALTINDA EZİLİRKEN HAYATIM BU MUYDU YOKSA BENİM? MİRAY HANIM binay |