Kül
Çocukken ne olmak istediğimi çoktan unuttum
Ben gülmek istedikçe suratım daha çok somurttu Daha çok boğuldum kokladıkça hatıraları Çok istesem de eskisinden nadir ağlarım Hâli kalmadı pek düşünmekten aklımın Tek bildiğim ben büyükdükçe tükendiği sabrımın Hep kalbi kırık kalemin çok sildiğimden belki kim bilir Belki anlatmak istediklerimi bildiğinden Şikayetçiyim duyduğum ve gördüğümden Biraz da pişman sinirlenip sövdüğümden İçmişsem insanların yalanlarını yudum yudum Bir gün gelir tükürürüm öfkem geri döndüğünde Kapat ve aç gözünü gördüğün yalan Düşün ki çevrendeki tüm yüzlere kandığın kadar Kapat ve açma şimdi gördüğün sahi Düşün bir yoksun artık bir varmış olsan dahi Zaman geçer önümden çığlıklar atarak Umudum ellerimde bir avuç kül Bu koltuk bu masa fikrediyor sanki Tam da kendimden kaçarken bana gitme diyor müzik Kalıp dinliyorum odamda garip bir ses Sokakta sabahın pusu kafamda gri bir sis Her kimsen öyle kal der bana duyduğun bu melodi Baktığın her taraftayım gördüğünden dahası Meşhur bir şiir değil bu da benim kadar namsız Evim kadar kimsesizken ölüm kadar cansız Varlığın da yokluğun da aynı para Aynı kalan kim var? Alış aynı sona Neyse elin değdi madem yakıp bırak köşeye Sonra söndür ve git yarım bırak her şeyi Birbiriyle tıpatıp aynı insanlar aynı İnsanlar aynı gülsem de aynı kızsam da aynı Bir avuç çamur yeter bolca kirletmek için Ben onbeş yılı verdim bunu sana dinletmek için Zaman geçer önümden çığlıklar atarak Umudum ellerimde bir avuç kül Zaman geçer önümden çığlıklar atarak Umudum ellerimde bir avuç kül Aytuğ Tunal |