USUFUM VAH VAH
Kırmızı meşinden koltuğun vardı
Duydum ki düşmüşsün Usufum vah vah Demek saltanatın gelirmiş ardı Nasıl da şaşmışsın Usufum vah vah Haksızlık yapılmış için burukmuş Meğer tutunduğun dallar kırıkmış O gülen gözlere yaşlar birikmiş Sel olup taşmışsın Usufum vah vah Adiydin kapından kovdun geleni Küçücük görmüştün bildin mi beni Bir hamlede yolmuş kerpeten seni Çürük bir dişmişsin Usufum vah vah Kim gitmiş eyleme takip ederdin Dini ayak yapıp ne haltlar yerdin Her şeyi bilirim doluyum derdin Anladım boşmuşsun Usufum vah vah Fırıldağın vardı kurumda dönen Bilirsin vebaldir şimdi ödenen Boşuna konuşmuş vırvırlı çenen Laklakçı kuşmuşsun Usufum vah vah Makamlar yanılır tarih yanılmaz Adamlar safında adın anılmaz Bahçede duvara bile konulmaz Yaramaz taşmışsın Usufum vah vah |