Beş Vakit
-akşam-
Sinsi bir gece çöküyor omuzlarıma Puslu ve alabildiğine kuşanmış Kan kızılı eyvahlar geçerken zihnimin her zerresinden Eskimiş fotoğraflar can çekişiyor sokaklarımda Ve her taarruzda ömür devriliyor Kalbimin han kapıları kapanıyor İçime sinmiyor bu hayat Bu beden bu ruha bayat -gece- Bir karanlık sismiş, kaplayan ömrü Sen hiç ışığın bu denli can çekiştiğini gördün mü Yıldızlar öldü önce üçer beşer, avuç avuç Ağustos gecelerinde sesi kesildi ocak çekirgelerinin Yasemin kokusuz sokaklar metruk Pencereler buram buram lavanta kokmuyor artık Kalbimin han kapıları kapanıyor Ve hayat basit bir nefes alış veriş şimdi -sabaha karşı- Siyah beyaz bir filmmiş meğer seyrettiğim Şemalsiz kütleler uyanıyor ağır ağır düşlerden Evvela dalgalar ayaklanıyor tiksinircesine o sinişmiş rollerden Ve gazel sarısı bir hayatın ilk adımları duyuluyor şehrin tenhalıklarından Ruhumdaki fütursuzluk beslenip büyüyor Etlerim kesiliyor lime lime Bir yanım kanıyor bir yanım kan ağlıyor Kalbimin han kapıları kapanıyor -ışığa doğru- Başımda yığın yığın bulutlar gri tonlarda İstisnasız her an üstüme yağıyor yükleri Aynalar tuzla buz öfke sellerinde Ve dillere hücum eden beddualar Boğuluyor sinir nöbetlerinde Sakız rakısının dibine vurdum Ellerim katran karası tütün zifiri Gözlerimdeki ışık ferini ararken Kaçıncı hayat bu asılı kalan darağacında -sabah- Ve finali de yazıldı son sahnenin Mahşeri dekorlu, tüketilen saatlerin Bir fırtınanın önüne katılmış gazelin son serzenişlerinin Hesabını tutmadım boşa harcanan nefeslerin Öyle hesaba vurmadım kırılan dökülen ömürleri Ben kendimi bir lokmada yedim Rol dahi değildi hep ezberdendim! |
Güzel dizelerdi.
Başarılarınız daim olsun.
Saygımla selamlar... Sultan Yürük