KORKULUK
dahaca sevişmemişken karanlıkla aydınlık
şehir uykunun surlarında sessizce yatarken bir ağustos sıcağından firar eden o hasret damlası oynaşırken dudaklarının kıvrımında olgun başaklar çoktan çuvaldan zindanlarda ekmeğin eziyetine beyaz bayraklar kaldırır ve bir avuç su, ve bir kucak ateş aşka aç kursaklara cennet buğusu korkuyla harmanlanmış bir heyacanı solur aynalara benzimi mualif kılan aşk korkusu bütün yüzler senden bir parça taşır bütün nehirler gözbebeklerime hemşehriyken sensizliği tanımlamak zor ağlama duvarında bir elçim yerim yok beyazı solgun ihramımı yırtar kara sakallar sensiz nere varsam çarmıha gererler beni başıma çan düşer, bileklerimi keser hilal hiçbir kil tablete boyluboyunca sığmamıştır aşk afrikada açlıktan karnım şişer afganistanda eziyettir, gün ışığıyla tenimin kavuşması çinde hiçbir sevişme çoğaltamaz beni titreyen yüreğimde sürgün bir rüzgar usulca fısıldar seni bütün rakamlar düşman kesilir sensizliğin orta yerinde saatler, takvim ve yokluğun dili neye teslim olur bilmem bu vakitlerde görünmeyen zincirlerimin pas tuttuğu ruhum hangi yöne baksam, yokluk, yoksulluk, yoksunluk bu yüzden hiçbiryere kıpırdayamam dururken içimde öylece sensizlikten oluşmuş varlığımın varına saplanmış bir korkuluk ALİ RIFAT ARKU 02/08/2014 İSTANBUL |