Sırrına ulaştım ruhunda çalınan binlerce kadının ayak sesleriydi kapımı çalanSırrına ulaştım! Ruhunda çalınan binlerce kadının ayak sesleri Ve kapımı çalan yitik şehrin kadınıydı onlar Bileklerinde esir sevdaların izleri Bir kadının çalınan düşleri karşıladı beni Ellerinde kendi yalnızlığı Dilinde tövbeli susuşları Güneşi çalınan karanlık gün öpüşü gibiydi susmaları Veda’nın anlında yeni merhabalar Teninde çarmığa gerilen aşk yarası gibiydi Bir kadının çalınan düşleri karşıladı beni Suskunluğu kendi galaksisinde Davudi sesli ayrılık gibiydi ölüm Kaldırım taşlarına düşen namusunu sakladı gece Horlanan bir anaydı sen gibi beklide Bir tutam kir/piğe kapandı ömrü Çalınan bir hayatın kaybolan çocukluğu gibiydi ömrü İşte! O yüzden seni yazmaya karar verdim düş hırsızı Ceplerinde çaldığın sözcüklerde binlerce kadının ahı Sırrına ulaştım dedi dost martılar Yıldızlarda düşlerine şiirler yazdılar Sen! Tövbekâr bir kadının yalnızlık halkasına asılacaksın Çalınan mavi gölgesinde ölüm Yıldızlar gömecek seni sonsuzluğuna Veda’nın her teli kanadı yalnızlık kuşları gibidir Ve düşlerinde ağlayan kadınlar Sahi! O sen miydin kirpiği gece kadın Bir kadının çalınan düşleri karşıladı beni Efruz öpüşlü gece gibi Ve sırrına ulaştım ! Çalınan hayatların şiirsel yalnızlığıydı güne düşen mahmudiye düzkaya |
Mutluluğumun madenini bende aylardır görmüyorum
Bazen eski fotoğraflarla anılarımı temize çekiyorum