ölürken gülen adam****
bir kadın asmaya çalışıyordu
adamı incir ağacının dalına sarışındı galiba karanlıklar çökmüştü belli belirsiz ellerinde kalınca bir ip uzanmış yerlerde iki veya üç hemcinsi diz boyu idi keyifleri dar ağacıydı incir dalları geçirdiler boynuna ipi asıyorlardı adamı ellerinde kabak çekirdeği çıt da çıt çıtlattılar bulutlar uyuyordu oysa gökyüzünün koynunda gözleri kızıl,salyalar dudaklarında acıdı gece hallerine damaklarında kabak tadı yargısız infazcılar insafsızlar bilmezler, bilinmezleri ama öyle emretmişti çetenin reisi uyacaklardı her zaman ki gibi onun için hoş gördüler infazı adamı asıyorlardı incir dalına olacak şey değildi nasıl taşırdı yükünü koca adamın boyunları büküldü yaprakların onlar bile utandılar haksızlıktan sallandı adam boynun da kocaman düğümler o incecik dallar kırılmadan kaldırdı adamın ölüsünü belli idi hafifti koca adam günahsızdı. sevgi doluydu kara üzüm gibiydi gözleri tanık oldu kabak çekirdekleri ve sağır,dilsiz zamane dilberleri boş ver gitsin memnundu ya liderleri.. yargısız infazdaki hükümlüye sormadılar bile son sözünü neydi oysa ne çınardı o adam sığınılan gölgesinde,soluklanılan onlar gibi nicesini taşıyan dallarında ev,bark,yurt,korunak olan.. ve hala gülüyordu adam gıcırdayan dişlerinin arasından zavallı acınacak hallerine lider ve aciz avanelerinin.. |