SiestaVakit gelip çattığında Sessizliği yaşamak telaşıyla Gözümü saatten ayırmadan karanlığı bekliyorum Az sonra ezgiler yağmur gibi yağmaya başlıyor Çünkü karanlığı beklerken Siesta da uydurduğum Garip şarkılar söylüyorum Öyle anlamsız şeyler ki inanamazsınız Yok sevmekmiş, yok aşkmış, hasret, özlem, falan Yanisi hepsi yalan... Şairlik benim neyime? Hiç yazacak anlamlı, gerçek şeyler bulamıyorum Nasıl da gıpta ediyorum şöyle doğru düzgün yazanlara Marifet hissettirmek yazdığını Kimse inanmıyor ki aşka, sevgiye, özleme Ama içimden öyle geliyor işte Bazen minik bir kuş gibi yüreğim İlle de tutturuyor seveceğim ve sevgiyi yazacağım diye Umurunda değil olsa da, olmasa da, hece, kafiye... Ne yaparsınız Ben de bugün serbest bıraktım yine Hadi dedim yüreğim, ne yazarsan yaz es üstüme Filozof, felsefeci ya da sosyoloğ değilim ki ben Sadece dem vururum aşktan, sevgiden Ruhumu zincirlemişim bir kadına Sığınmışım yaratana Dahası kendi gönül bahçemi yaratmışım ıhlamur ağacımla Süslemeye çalışıyorum hayatımı... Gecenin karanlığından sonra Güneşin ilk ışıklarıyla yıkanır ruhum Her gün yeni bir sayfa açmaya amede Ama hep yerimde sayarım nedense? Ah o kadın var ya Sebebi o işte Bugün siesta da bakalım neler yazacağım Sabaha kadar uyuyamayıp Öğle uykusunda yazarsanız böyle olur işte Aklım hep sevgiyle bekleyişte... Şiir ve Yorum Mehmet Fikret ÜNALAN |