HASRET YANGINLARIUfuklarda dalgın gözlerim, Kuşlar, martılar dolanıyor başımda, Senden anlatıyorlar... Biliyorlar; nasıl özledim... Ey, kartal bakışlı yâr, Dağların ihtişamı var omuzlarında, Derin bir ağıt var, Bir kuzu melemesi, yalvarış sözlerinde. Sevgi dokumacısı, Sevgi yorganı dokuyor ellerin, Diziyor, aşk motiflerini gönlünce... Bir hasret buğusu tütüyor O yumuşacık bakışlarından, Gözlerindeki şimşeklerin aksine... Mangal gibi yüreğinde kor kor sevdâlar, Enginlerinde süzülüyor aşk gemileri sessizce... Yerebatan Sarnıcı’nın gizi gözlerinde... Hüzün limanında dolaşınca hâtıralar, Kızkulesi gibi içlenir, gölgelenir gözleri, Sarı yapraklarını uçuşturunca zaman... Aşkı diziyor; kederi, hasreti, Hece hece, turuncu, sarı... Ne kadar tezat, iri cüssesiyle, Kırılganlığı, ince duyguları... Vurgunum, serin bir pınarı çağrıştıran sesine, Sevgisi, şiirleri dilinde şakıyan kuşları... Deniz diplerinin gizi saklı yüreğinde; Her dalışta bin bir güzellikler, eski zamanlardan, Hani, yüreği titreten eski an’lardan... Ey, huzur bahçelerinde gezdiren, zaman zaman, Ya da, kıskançlığın, sevgi atlarını kamçıladığı ölümcül koşu... Gözlerimdeki sağanak... Başımda meltem estiren tatlı sonbahar... Savur yapraklarımı dört mevsim, İçimi kavursun yine hâr... Değdiği yerleri tutuşturur gibi, yeri gelince, Kimi zaman kumları ürperten dalgalar... Tılsımlı efsâneler anlatır gibi Gözlerindeki sessizliğin dili, O bakışlarda daha neler var... Gel, meyvelensin hasret ağacım... Bil ki, sana muhtâcım... Tomurcuklar açtır kuruyan dallarıma... Gel ki, bürüneyim allara... Dört nala koşsun, rahvan giden atım, Senin yanan bağrında saltanatım... Bir ok, bir bıçak ki hasretin, saplanıyor bağrıma, Kalbim seninle dolu, Yokluğun; işte bu yüzden gidiyor ya ağrıma... Hâlenur Kor |