Sessiz Bir Çay Şairi
Dile pelesenk edip evveli ve ahiri,
Sükutu seçti diye onu dilsiz sandılar. Anlamadılar nice insanların kahiri. Tam da sükut deminde çayı onsuz andılar. Ve sükutu kuşandı o anda çay şairi. Bir misale ram oldu gönlüyle kalemiyle. Nazın girizgâhına gönlünden gül döküldü. Birleşti dudakları acı çayın emiyle. Sükutun kollarında gönlünden gen söküldü. Sessiz sedasız kaldı zamanda çay şairi. Billurdan bakışların o yazdı öyküsünü. Demlendi yüreğinde Leyla’nın albenisi. Derununda söyledi vuslatın türküsünü. Hüznünün remzi idi dem dem çaydanlık isi. Düşen bir yaprak oldu hazanda çay şairi. Kimse bilmedi onu birkaç yârandan başka. Dudak büküp geçtiler yazdığını görenler. Çay tenli şiirlerle iltimas geçti aşka. İnsanlardan duyarlı idi buna örenler. Bazen kendini sandı Fizan’da çay şairi. Hüzündü aşinası kimsesizlik deminde. Rüyasını süsleyen rüveyda Kafdağ’ında. Cümle sırları ifşa olsa da kaleminde. Sükut tutsağı daim o sessiz aşk ağında, Ömrünü sebil etti bu zanda çay şairi. Ankara, 23.06.2014 İ.K |