yağmurdan sonra kurak yaşam
güneş asılı mavi tavana dalarak
kurulmuş kaç düş oldu ise şimdi, hepsi hasret bulutu olmuş yaşadığım yerden uzakta ve martıların anlatabildiği kadar yakınım sana onlarında senin gibi göç hikayesi olmasa fikirlerimin afyonu olmuş şiirler olacaktı son nefesimde ki hayat sahnesi ne de olsa hikayenin geçtiği yer pervazlarında hayal rengi ve perdelerinde düş piyesleri ile pejmürde aşk bahçesi bülbülün aleme ayan edası bile yalnızlığın ne ağır cinsden ve huyu kayıp yaşantının ne olduğunu anlatmaya yetim kalacak türden dalgası ile yaşam belirtisi göstermeyen ölü denizmişçesine süren ve bütün güzelliğe inat bulanık hali ile kimsesizliği tercih eden olmak… bunların hiç birini bilmezsin adını gördüğün yere mutluluk gidilmemiş yere bahar olarak yazıp gitmenin derdindesin alımlı suretinde ki bakışlarını iltifat gibi ellerin arasında yürünülmüş bir saniyenin o uçsuz heyecanına armağan ederek kim bilir kaç aşık edindin safi duyguların kaçında cellatsın şimdi ve kaç şairin mürekkebinde ki sırf benzediği için fark edilmeyen o kara leke olmak üzeresin belki de o satırlara tasvirin farklı düşecek saç renginden yeni aşılkanlıklarına lakin sende tek emin olduğum ve değişmeyecek olan her daim uğrak olduğun deniz kenarları bende ki kimliğin ile şimdi aynımısın o bambaşka bir dava endişelerin korku doğurduğu bıçak sırtında ki düşüncelerde daha ne kadar yaşlanılır mı bilmem ama sende şuna emin ol beklemekli saatimin tan vakti oluşunda sırf sana inat yakılası bir hayat albümü olmak belki de bu dayanılmaz hasretin sebebi |