Bir pir-nurun ardından
İnsanın kirlettiği yeryüzünü ışıkla yıkamak, nur’la yoğurmak.. için, birçok; mürseller, veliler, asfiyalar, ebdaller, mukarrabinler, alimler, sıddıklar, şahidler ve şehidler.. gelmiş; Şeytan’dan, Şeytan’nın çocuklarından, cinlerden ve şeytanlaşmış insanlardan.. kör nefsimizi korumak, hatalarımızı düzeltmek, kelimenin tam anlamıyla, YARATAN’a KUL, Resulullah’a da ümmet, nefsine amir, kendi dışımızdaki diğer yaratılmış cümle mahlûkata sevgi vererek, karşılıklı ilişkide bulunmak.. üzere, bu güne kadar birçok nurani şahsiyet teşrif etmiştir. Şimdi bu nur zevatın, günümüzdeki en güncel olan sonuncusu ise, 1400 yıllık sürenin son ve en büyük olanı; kendisinden sonra gelecek ve kendisinden de daha büyük hatta, peygamberlerden sonra en büyük olanın yolunu hazırlamak, almış olduğu EMANET’i de; O’na en güzel surette olgunlaştırıp, en mükemmel bir biçimde teslim etmek için.. insanüstü bir çaba ile gayret gösterip, bir “BÜYÜK GÖREV”i ifa etmenin endişe ve telaşıyla yazılmış bir “Xêlâk asrını; bir ümit, bir hizmet ve bir sevgi asrına çeviren başarılmış bir destanın son sayfalarını yazmaktadır.”
İnsanların yaptıkları en büyük hatalardan biri de, elindeki değerleri; bir şekilde elinde çıktıkdan sonra, ah-vah’larla farkedip, üzülmesi ve kahrolmasıdır. Ben aşağıdaki şiir ile sizlere “sonradan üzülüp, kahrolmamanız, ah çekip inlememeniz..” için, birtakım ipuçları sundum. Bu bilmeceyi çözüp- çözememeniz, size olan manevi nasiple yakından alâkalı olup; çözemezseniz veya çözüp tam anlayamazsanız da, üzülmeyin. Çünkü her şey, bir kader ve bir nasip mes’elesidir. Vesselâm!... BİR PİR-NUR’UN ARDINDAN ŞİİR NO: 70 02-06-2014 İlâhi Erzurum’un kal’asından, Pasinler’in ovasından; Korucuğun yaylasından. Zuhûr etti, son bir PİR-NUR, Dadaş’ımın mayasından. Küçükken aldı TEKBİR’i!.. RİSALE’lerdi rehberi. Ömrünce sıktı KEMER’i!.. Deccal’e karşı seferi, ÜSTAD’ının arkasından. Dünya’ya IŞIK’lar saçdı, Fitneden, fesaddan.. kaçdı; Yalnız, Şeytan’la savaştı. Gönüllerde şehbal açdı, Muhammedi tayfasından… Kini, sevgiyle yoğuran, Sevgiden, Güneş doğuran. Gönülleri, NUR’a boğan… Tüm dertlerimize derman, O, Şafi’den bir armağan. “Çölleşen bir dünya!” buldu, Gözyaşlarına boğuldu; Onu, ‘ÇINAR’la doldurdu. KARDELEN’leri oldurdu, Kendi gönül deryasından… 01-06-2014 SAAT:04:30 Konak-İZMİR. |