YOLCULUK
Gözlerin tanır önce etrafı,
Sen hep susarsın, Sonra, sesler değer kulağına, Yabancıdır tanımazsın… Merdivenlerden inilir sessizce, Küflü aynaların sağlı sollu selamı eşliğinde, İçinden biri çıkacak ta, “bö!” diyecek diye, Korkarsın, Çaresizlikten, kimseye anlatamazsın… Birbirinin aynı bir sürü yüz çıkar karşına, Ve birbirinin aynı bir sürü söz duyarsın, Uzundur, yorucudur ve aslında o anda, tümüyle gereksizdir de, Zaten, söylenenlerden hiçbir şey anlamazsın…. Gözler süzer önce, o ince narin bedenini, Sonra, sözün incitici haliyle, kırarlar inandığın tüm gerçekleri, Hayata dair ilk tecrübeni, O çamaşır kokulu, uzun salonda, yediğin dayakla algılarsın… Dövmelerin, dayak atmaların, Suçsuzsan bile suçlu sayılmaların, Haklı- haksız yargılanmaların, cezaların, kara duvarında, Aslında sen hayallerinden koparsın… Yıllar sonra, ince bir çizgi koyarlar önüne, Öyle alışırsın ki o küçük karanlık ülkeye, İpin diğer ucuna bir türlü geçemezsin… Git deseler de, gitmek istemezsin… Korkular, sancılar, alıştırıldığın bir sürü kurallar eşliğinde, 18’ini de bitirdin diye, Kapı önünde, bir bavulla tanışırsın, Yolculuğun aslını, işte o zaman anlarsın… |
Beğeniyle kutlarım...
................................... Selamlar...