027-Gençlikten...
Gençlik ebedimidir acaba
Sor bakalım ihtiyarlara Böyle mi geldiler dünya ya Su gibi aktı gitti seneleri Nereye gitti gençlik halleri Geçen saliseler oldu düşman Çaldılar gençliği azar, azar Saat deposunda toplandılar Gün terminaline vardılar Ay merkezine uğrayıp Mevsim şeridine takıldılar Yıl uçağıyla geziye çıktılar Atıldı neşeli kahkahalar Hızla dönüldü keskin virajlar Devam etti bu nakaratlar Kırıldı sağlam kalpler Fethedildi nefsanî kaleler Haydi, bir daha diye yükseldi sesler İsraf edildi nefesler Tatmin edildi nefisler Bitmemeli iyi gidiyor işler Yüzde eksik olmasın gülüşler Ne olmuştu böyle birden Hastalık tüneline girildi aniden Oldundu muayene Ya şafi hastanesinden İlaç aldılar kâinat eczanesinden Kesilmişti eski hız nasıl oldu birden Okunuyor belli idi yüzlerinden Hal hatır soruluyor eczaneden Burada sohbet ediliyor Arta kalan işlerden Okunmuyor küçük harfler Duyulmuyor hafif sesler Beyazlaştı vücuttaki tüyler Kambur çıktı belden Yüzde silinmeyen izlerden Belli idi geçen saliseler Tutmuyordu dizler Üç, dört, altı ayaklı oldular aniden Ayrılamıyordu tekerlekli sandalyeden Artık çıkamıyordu hastaneden Acı içinde bakıyordu pencereden Kurtulmak istiyordu eski hayallerden Hatırlamak istemiyordu geçen günleri Geçmişe döndü yoktu iyi hali Vicdanını dinlemeye başladı gayri Tövbe etmeli idi verdi kararı Dönmüyordu ağızdaki dili Söyleyemiyordu kelimeleri Takıldı bir noktaya gözleri Kulağına geldi bir melodi Ömründe duymamıştı bu sesi Topladı bütün dikkatini Dinledi ezan okuyan müezzini Derinden bir ah çekti Sanki ağzından lav çıktı Yanıyordu ruhu kalbi Vücudu hararetlendi Kuruyordu ağzı dili Eski bir dostu yanında idi Ona suyu işaret etti Arkadaşı kalktı yerinden Aldı eline bardağı Haydi, şerefe yarasın dedi Dönmeyen dili birden şevklendi Bu kelimeyi tekrar etti Dünya hayatı böylece bitti Peygamberimizin şu hadisi “Nasıl yaşaran öyle ölürsün Nasıl ölürsen öyle dirilirsin” Böylece tahakkuk etti Bekir Özcan-Borborunbekir |