HAZİN BİR AŞK HİKAYESİ
.
Arkadaş yüreğin yanık kokuyor Belli ki sevdanın narına yanmış Sanki bir köşesi halâ kanıyor Vefasız bir gülün harına yanmış . Sordum hikayeni bizim dostlardan Haz etmez dediler istasyonlardan Gidenin dönmemiş paslı raylardan Kalbin bir trenin garına yanmış . Okumaya diye gitmiş buradan Görüşmeden aylar geçmiş aradan Mektup yazmışsa da birkaç oradan Bağrın hasret denen fırına yanmış . Sonra mektup dahi göndermez olmuş Ne telefon etmiş , ne kendi gelmiş İçin bin bir şüphe vehimle dolmuş Aklın olanların sırrına yanmış . Gelmezse ben ona giderim derken Belki de gözünde tüterim derken Başkasıyla gören olmuş gezerken Erliğin ihanet arına yanmış . Gözünle görmeyi yeğlerdin amma Dayanamam dedin bu derde gama Dostların dese de değmezmiş yanma Canın düşlediğin yarına yanmış . Kabullenmek zordu lakin mecburdun Gülünü gurbette ele yoldurdun Zengin birisiymiş sonradan duydun Sevdan şu dünyanın varına yanmış . Gelmeden senesi dolmadan yılı Eloğlu bıkınca ayırmış yolu Seninki boşuna asmış okulu Üç günlük saltanat kârına yanmış . Sılaya dönmeye tutmamış yüzü Sır olmuş ortadan kaybolmuş izi Her daim şuranda ince bir sızı Küllenen bu aşkın koruna yanmış . Yıllar sonra gittiğinde o şehre Yenisi eklenmiş çektiğin kahra Meleği andıran o masum çehre Makyajın alına , parına yanmış Kahpe İstanbul’un barına yanmış Halit Ercan _ |