ErimekSeninle başlardı gülücükler Güller açılırdı etrafta Güzelleşirdi dünya Ne şiirin tatlı sözler ederdik Gülmekten yıkılırdı dağ Deniz ağlamayı unuturdu Güneş dönme vaktine küs Ay mehtaba hevesli sırada Mis kokardın Ellerin teri bulaşırdı bedenimize Çimen kokardık Toprak bizimle demlenirdi Sana koşardım yalın ayak Günleri unutup Öyle deli bir devran Gözlerinde kendimi ararken Ölürdü canlılık Buz tutardık Tatlı pembe bir utangaçlık Dörtnala yüklerdin bütün sevgileri Erirdi zaman erirdik Bir başka gezegen arardım Ben olayım ilk ayak basan Bu sevda yaman Ahmet Coşkun |
Valla usta Edebiyatdefterinin huyundan mı suyundan mı bilmem ama bu sayfa
hakikaten şiir gibi şiir yazdırıyor....
Çok çok güzel bir şiirdi....Çimen kokularını çok iyi bilirim, çocukluğumdan...
Yaylada meralar vardı, iki yakalı upuzun meralar tam ortalarından dere geçerdi
bembeyaz toprakları okşar gibi akardı, bir de çimen kokusuna karışan toprak
kokusu....
Ne güzel günlerdi...Bir de köprü vardı o derenin üstünde ve parmaklıkları,
yatay parmaklıkların eni üç aşağı beş yukarı dört-beş cm.var-yok...
Onu bir baştan bir başa geçmeye çalışan biz çocuklar, keçi gibi...:))
İyi ki gelmişsiniz buraya, belki benden de öncedir gelişiniz ama biz bu
sayfayı elimizde büyüttük, yani bebekliğini biliriz öyle değil mi...
Beni böyle konuşturduğuna göre şiir çok çok güzel olmalı...
Saygılar, selamlar, teşekkürler...