Girişe bıraktık kimlik kartımızı. Yasakmış kimlikle içeriye girmek. Üzerimde siyah italyan takım, beyaz frenk gömlek. Kol düğmelerim inciden, mümkün gömlek kolunda görmek. Siyah ince burun kunduralarım var, siyah mendilim ipek. Saçlarım subay traşı, kirli sakalım sorun çıkarmadı. Yüzük ve serçek parmağımda gümüş yüzüklerim parlıyor, Çıkarmadım bütün ısrarlara rağmen, sorun değil evli görünmek. Bunun dışında davetli beylerin çoğu gibiyim, kolay bende geneli görmek. ... Üzerinde askılı pembe bir abiye var, gayet şık. Dizlerinin hemen üzerinde bitiyor, beyaz teni açık. Makyajı ağır, boya fıçısı gibi, mavi gözleri cayır cayır. Sarı saçları toplu, uzun kahküller bırakmış, kıvır kıvır. Pembe ayakkabıları gayet şirin, kulağında koca küpeler. Gerdanında pahalı bir mücevher, kollarında altın bilezikler. Bir yudum içtim elimdeki içkiden, gözlerine bakınca volkanlar. Saf aristokrasi ordusu etrafında, yalnız içlerinde melezler var. Merdivenleri bastonla zor tırmanmış, düştü düşecek adamlar var. Tuhaf, bu sinyoritayla daha önce bir yerlerde sanki tanıştım. Dışarıda okumuş, lisansı, mastırı üstadı birbirine karışmış. "Müsadenizle beyler." dedi, dedim "Bu kadar kalmanıza şaşırdım." "Ya sen çok yanacaksın, ya da yakacağın adamlar kaşınmış." ... Kırmızı tuvalet giymiş, elinde pırlanta işlemeli beyaz çantası. Makyajı gayet sade, siyah saçlarıyla uyum içinde gözlerinin karası. Sade takıları, sade duruşu, yalnız hareket eden saçlarının dalgası. Boyu oldukça uzun, hiç ürkek değil nerdeyse erkeksi tavırları. Buğday teninde kırılgan birşey var, yalnız başına dalıyor bakışı. Ben de daldım onunla beraber ıssız bir okyanusa, durgun akıntısı. Gözlerinden bir davet bekliyor gözlerim, yalnız bu esmeralda çok nazlı. Derken lordlar kamarasından biri yaklaştı yanına, gözleri parladı, dindi sızısı. Çıkardı küçük kırmızı kutudan tek taş dedikleri bir pırlanta, Dudaklarımda bir gülümseme belirdi, taktı küçük hanımın parmağına. Ben de içkimi henüz bitirdim, al şunu garson bir işe yara. ... Saat 12’ yi vurana kadar daha nice silüetler. Fıstığı çekirdeği, şekeri ahududusu, ince bellisi, Ne valsi bitti bu gecenin ne de çifte tellisi. Saat 12 oldu ama düşmedi hiçbirimizin maskesi. ... Çıktım kapıdan, verdiler ölümlü kimliğimi. Soydular üzerimi, geri verdiler kirlilerimi. Evimi özledim sanki, memleketimi, memleketliimi.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Maskeli Balo şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Maskeli Balo şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.