KÖYE TOPRAĞA HASRET
KÖYE TOPRAĞA HASRET
Özlerde suskun bir volkan yangın olup büyüyor Toprağa duyulan hasret gönülleri dağlıyor. Ne zaman bir göç türküsü çalsa hüzün yayıyor Çağlar boyu göçlere biz değil, tarih ağlıyor! Nasıl yaşanır bilinmez, insan köyünden uzak Başka yerlere göçerken içindeki acıyla. Yüreğine nakşediyor köyünü düş kurarak Yetiştiği doğasının, o som altın tacıyla. Kırık kanatlı bir kuştur; konduğu dal yabancı Toprağı dışında ekip biçtiği çalı diken, Mutlu etmiyor gül-çimen, açarken verir acı Ovasında melemeyen sürü; bezgin otlarken Keskin hançer gibidir göç; halkasında zamanın Tükenişin, unutuşun olgusunda akarken Anılardır sonsuz şölen; yitirilen yaşamın Bellek odalarının biz ışığını yakarken! Bir anlaşılmaz süreç ki, dolambaçtan da beter Zamana karşı yeniktir değişim meyi içen. Yıllar geçtikçe nesiller; öz varlığında biter Göç hüznünü yaşayandır; hicran ateşi biçen. Çağlar sonra ’yaşam sesi’ yükselir mi köyümden? Yıkanır mı deresinde; keçilerle koyunlar! Yapılan hasat sonrası; kimler yer ürününden? Davul zurna çalınırken; oynanır mı oyunlar!... Gülşen Şenderin |