ÖVÜNÜN EY ANZAKLARŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Çanakkale Savaşları’nda savaşan Avustralyalı General Bridges, anlattığı bir savaş anısında şöyle diyor:
Anzaklar, Türkler gibi yiğit bir ulusla savaştıkları için sonsuza dek övünebilirler. Hiç unutmam... Savaş alanında dövüş bitmişti. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk. Türk ve Anzak askerleri süngü süngüye gelip ağır yitime uğramıştı. Bu sırada gördüğüm bir olayı yaşamım boyunca unutamayacağım. Yerde bir Anzak askeri yatıyor, bir Türk askeri de kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Çevirmen aracılığı ile şöyle bir konuşma yaptık: "Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun?" Yorgun Türk askeri, şu karşılığı verdi: "Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmini çıkardı. Birşeyler söyledi, anlamadım ama sanırım anası olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün". Bu soylu ve yüce duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, buyruk subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm görüntünün yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu duyumsadım. Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı. Az sonra ikisi de öldüler... .
*****ÖVÜNÜN EY ANZAKLAR*****
Türkler gibi yiğit bir ulusla savaştınız, Bu size tesellidir avunun ey Anzaklar. Atam gibi koca bir dev ile dövüştünüz, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar . General Bridges’in sözüne kulak verin, Anlatmak istediği mevzu oldukça derin, Ne küfredin adama ne kızın ne de yerin, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. İngilize kandınız yurduma kuruldunuz, Conk bayırı koyunda gereksiz yoruldunuz, Türklerde ki imanın gücüyle vuruldunuz, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. Her ulusun haddi mi bizim ile cenk etmek, Bulut ile yükselip arşı alâya gitmek, Tarih arşivlerinde unutulmaz yer tutmak, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. Namert eli değmedik bakirdi Vatanımız, Dönmeyi düşünmedi toprakta yatanımız, Osmanlı soyundandı tokadı atanımız, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. Ant içmişti bir kere Allah diyen yiğitler, Resülden izinliydi koştu geldi Seyitler, Zafer bizimdi o gün kayıt düştü divitler, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar . Cephede cenk ederken eli kınalı gülüm, İstikameti tekti ; Ya İstiklal ya ölüm, Mağlup olsanız bile hanginiz gördü zulüm, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. Çanakkale geçilmez sözünde duran biziz, Kurşunumuz bitince süngüyle vuran biziz, Açtığımız yarayı eliyle saran biziz, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. Seddülbahir koyunda akıtırken kanları, Siper oldu yurduma on beşlinin canları, Çalınamazdı burda kilisenin çanları, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar . Türkler yam yamdır diyen soysuzlara kandınız, Cennet vatanım bir gün sizin olur sandınız, Çanakkale aşkıyla tutuştunuz yandınız, Utanmayı bırakın övünün Anzaklar. Kanınızla sulanan topraklarda soldunuz, Yurdumun toprağının bağrında yer buldunuz, Tam doksan dokuz yıldır sizde bizden oldunuz, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar . Gelibolu sonunda bakın sizlerin oldu, Dört yanda sizler için anıt mezarla doldu, Rabbim şahit olsun ki hak adalet yer buldu, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. Doksan dokuz yıl geçti sizi bir gün yermedik, Ayin için gelenin kalplerini kırmadık, İtiraf edin hadi böyle millet görmedik, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. Mehmet’imin başını koparıp da giden siz, Sizin eserinizidir tarihde bu kara iz, Sizin torununuzu bağrımıza basan biz, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. Bize kurşun sıkana ekmek veren milletiz, Kendisi bir hoşafla harbe giren milletiz, Düşmanımıza bile döşek seren milletiz, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. Yazsın Türkün gücünü Dünyada ki her kitap, Titremesin ruhunuz duymayın artık hicap, Kulak verin sözüme budur size son hitap, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. Hangi ulusta vardır Mehmet’im gibi asker? Tarihini bir yokla var ise delil göster, Düşmanını taşımak edep ister ar ister, Utanmayı bırakın övünün ey Anzaklar. Safiye SAMYELİ |