BOŞ SAHNE
Boş bir sahnede oynuyoruz,
Hayatın gülüşlü yalan oyununu, Bir yandan sahnede ki acı hayat, Bir yandan kahkahalarıyla gülen acılı hayat. Sahne boş, İnsanlar mutsuzluğu,çaresizliği oynuyor, Ve gülen birkaç diken var, Güllerin ağlamasına. Sahne boş,ben boşalan gözlerle ağlıyorum, Perdeler yıpranmış,yırtık, Kostümler parçalanmış,saç baş darmadağın, Oynuyoruz işte,hayatın içinden bir bölüm. Alkış tutuyorlar, Gülüyorlar ağlamaklı gözlerimizin önünde, İsyanları oynuyoruz, Dekor bozuk,sahne harap,perdeler yırtık. Bir türlü sonu gelmiyor, Perde demiyor yönetmenler, Bitmek bilmeyen senaryoyu oynuyoruz, Acıların içinde birer aktörüz boş sahnede. Bitmiyor,bitmiyor bu acılı gerçek oyun, Sol yanımızda yanan bir kalp, Birileri için,bir şeyler için ısrarla atıyor, Sağ yanımızda diş atan köpekler oynuyor bu oyunu. Ellerimiz hasretlik kelepçesi esiri, Ayaklarımız acıların,yolların vurduğu prangalarıyla, Gözlerimizi kör eden bir hayalle, Yüreğimiz umut eden sevgiyle dolu oynuyoruz boş sahnede. Oynuyoruz boş sahneler de,acı olayların oyununu, Baş rollerini paylaşmışız aşkın,sevginin,umutlu yarınların, Sol yanımda sen,sağ yanımda ben, Ve bakışıyorlar şaşkınlıkla,acılara gülen insanlar utançla. Boş sahne oyununun sonu geliyor, Acıların,ayrılık senaryosunun son satırları okunuyor, Son sis dumanı veriliyor ve ışıklar yanıyor, Boş sahneden iniyoruz alkışlar arasında,mutlu,gülümseyerek. Yırtık perdeler tutuşmuş yanıyor, Sahne harap oldu, Sol elimde ellerin,sağ elimde çiçekler, Mutluyuz,boş sahnede kimse kalmadı. |