ANNE ŞU GİDEN GENÇLİĞİM Mİ?Eyvah! Gençliğim gidiyor önümden anne. Yosun tutmuş duvarlarda, yıldızları görmeyen bir yerde. Siren sesleriyle, çığlıklarla, haykırışlarla… O da ne? Ağlayanlar eşliğinde; Gençliğim gidiyor önümden anne. Bir aşk sözcüğüne hasret kalırken kulaklarım, Kokun… O mis gibi kokun uzakken bana anne Sadece çaresizce haykırırken Gecelere sessizce bağırken örneğin… Görüyorum… Gençliğim gidiyor önümden anne Biliyor musun anne? Adını yazdım hayat defterime. Hem de her sayfaya, her köşeye… Sayfaları ilk açtığımda seninle birlikte doğduğumu Ve hayatımda yalnızca senin “gerçek” olduğunu anlıyorum. Derken… O da ne? Şu giden gençliğim mi anne? Mor, mavi, sarı renkli çiçekler açarken köprü köşelerinde Ben, burada acı çiçeğimi büyütüyorum anne Üstelik hiç de solmuyor, boynunu bükmüyor… Bir paslı hançer ki; gittikçe derinleşirken yüreğimde, Gençliğim… Kolunda çiçek sepetiyle geçip gidiyor anne Boş ver be anne… Daha kaç yaşanmadık gençlik var İstanbul köşelerinde Kaç hasret var yaşanmamış kekik kokularında… Ve kaç tane açmayan çiçek var köprü altlarında Kaç ağaracak saç, kaç sönecek hayat var. Birden… Gençliğim geçiyor ayağına taş bile takılmadan anne… UTKU ÖZBAY |
Ben, burada acı çiçeğimi büyütüyorum anne
Üstelik hiç de solmuyor, boynunu bükmüyor…
Bir paslı hançer ki; gittikçe derinleşirken yüreğimde,
Gençliğim… Kolunda çiçek sepetiyle geçip gidiyor anne
Mükemmel anlatım bir solukta okudum arkadaşlarımada göndereek paylaştım kutlarımm