Suskunluğum Mecburiyetten
Martıları ellerimizle beslerken
Sımsıkı tutunmuştum gülüşüne Bir şafak vaktinde Ağlamaya bıraktın gözlerimi Hiç sevmediğim siyah renkli şalı Uzatıverdin koynuma Dilimin ucunda yanarken sözcükler Suskunluğum Geçmişe duyduğum saygımdandı Yönümü döndürmemek için Sabrımı zorluyordum Anlayamadın Tutkunluğuma Uzaklardan Sınır ihlâli yapıldı Yoruldu düşlerim Şimdi Bu masal kentinden Meydan okuyorum asi yüreğine Say ki Gönüllü mecburiyetim bitti Hissedebiliyor musun Kıyılarıma uzanmadan Dalgalarımın soğukluğunu Oysa Rüzgârla yarışırken Maviydi göz bebeklerimiz Selâmı- sabahı kestim yüreğinden haberin ola O köhne mekânda uyandığında bir başına Dilinde yıllanmış şarap tadında kalsın ’ İlk aşk’ ın köpüğü Kıyam/et Kelâmlarım vururken yüreğine Yasla başını soğuk duvarlara Farz et Bugün son hazan Sensiz son tebessüm Sinemde asılı kalmış ağırlığınla Yerçekimine meydan okumaktan yoruldu can damarım ’Durdurun şu dünyayı ’ Yalnızlar rıhtımında diyesim var Sensiz yanımla Kurdum kirpiklerimin ucuna darağacını Karlı dağları aşıp gelsen de düşeceksin Doldu miadın Bu son celse Kurtuluşun yok Deniz Derya Giritli |