Ben sevemem…İlmim ahlaktan Kalbim irfandan mahrum kalınca Vicdanım edilgen olmaya matufsa Aklım, hakikat şiarından yoksun kalırsa Ruhum bizar ve viran olunca, hakkını veremem Sevgi ve muhabbet Heves ve keyfiyetten müstesnadır O ruhi sedadır, kalbi ihtiyaçtır, aşkı hakikattir Sevdanın en masum ve samimi toprağıdır Ummana açılan umuttur, vefayı sadakattir Din, ilimdir İlimde elbette ki dindir Cahil ne kadar dindarsa, o nispette Fanatik ve taassup ehlidir, delalet üzeredir Hakikatten arîdir, ahlakilikten nasipsizdir Çünkü ilim Rabbimiz tarafından emanet edilen En mukaddes iman ve akide dirliğidir Ne zaman ahlak ilim ve Kur’andan koparılınca Bilgi içimizi ve zihnimizi zehirleyen gerçekti Aklın varoluş amacı Bilgiyi keşfetmek, onu elde etmek ve üretmektir Hudiri ve hulusi olarak bilgi iki kısımda incelenir Huduri, varlığa yaratılıştan yüklenen bilgidir Hiçbir deli aklını kaybetse bile elleriyle yürümez Hulusi bilgi ise Sonradan kazanılan bilgiler olarak bilinendir Öğrenme, gözlem, tecrübe gibi elde edilenlerdir Nübüvvet hulusi bilgidir, ancak insanın elde etmesiyle değil Bizzat yaratan Allahın bahşetmesiyle elde edilen bilgidir İlim akli ve şer’i olmak üzere Yine iki kısımda tasnif edilerek ikmal edilir Şer’i olan ilim, vahiyden süzülüp gelendir Ümmetin üzerine bir ölü toprağı serpiliyor Kur’an Mushaf’a, tertil tecvide, Kıraat tilavete, mana lafza inkılâp ediyor Tahkikin yerini taklit alıyor İslam imanının kaidesi tevhit iken, Tevhit birlemeyi ve bütünlemeyi gerektirirken Müslümanlar ilmi din ve dünya ilimleri diye parçalara ayırdı Mustafa CİLASUN |