Geçmişe Dairolur ya bir gün nedamet çalarsa kapını bana doğru düşersen yollara bil ki her adımında vicdan azabı her adımında incinmiş yüreğimin inleyen tınısını duyacaksın ama bir daha asla beni bulamayacaksın dönüp ardına bakma sakın ruhum ruhsuzluğunla dargın sıfırın altındaki soğukluğunla buzdan bir heykele dönüştü varlığım ne ellerinin sıcağı ne de gözlerinin yakışı dindiremez bıraktığın acıları dipsiz ve dilsiz bir kuyuda hak etmediğim yüklerini yüreğimde biriken bu üvey kini gözlerimde kabaran öz öfkemi kusuyorum lanet ederek sana hiç tanıdık olmayan derinliğini bilmediğin sularda teni tenine yabancı kollarda emanet sevilerin yönsüz rüzgarlarında savruluyorken sen pişmanlıklarının siyahı akıyorken terinden kimsesizliğin ayazı tir tir titretiyorken sabrımın rüzgarları vuruyor mu yüzüne dedim ya bir gün nedamet çalarsa kapını bana doğru düşersen yollara işte o an kendin göreceksin hiç üzerime yakışmayan rolleri nasıl yakıştırmışsın bana nasıl kıymışsın bu ölümsüz aşka dibe vurduğun gün en derin nefesini al çünkü soraracağım sana kaç uçurumdan düşen uctuğunu sanır senin gibi hani nerede emanet sevilerinin kanatları zaten hiç yoktular değil mi bize dair yaşanmış ve paylaşılmış neyimiz varsa sende adı yalan da olsa benimle birlikte yaşayacak öldürmeyeceksin asla ama sen öldün bunu bil.. geçmişe dair ise ölmeyecek bir aşkın acısı unutulmaya mahkum bir ölüm kaldı yüreğimde... Figen YARAR 20/Ocak/2008 |
yaşanmış ve paylaşılmış neyimiz varsa
sende adı yalan da olsa
benimle birlikte yaşayacak
öldürmeyeceksin asla
ama sen öldün bunu bil..
geçmişe dair ise
ölmeyecek bir aşkın acısı
unutulmaya mahkum bir ölüm kaldı yüreğimde...
hüzün ve intizar güzel bir şekilde işlenmiş şiire tebrikler
selamlarımla