zaman-ı fermanve hep durgun akardın sen asi yüreğime gizli gizli ölü gölün demirbaşı gibi ay ortadan böldüğünde düzlemlerimi keserdi kamışlar hışırtısını aniden çıt çıkmazdı düşlerimden hiçbir resmini çözemezdim aklımdaki yanmış film şeridinden iki belikli mahalle kızları geçerdi uzak cılgalardan yüzleri utangaç dilleri türkü elleri nimet omuzları tuz yüklü un yöklü dile gelir mi su utanırdım olgunluğumdan durgun akardın hep istinat duvarlarıma sızardın aldırmazdın kil sıvalarıma arsızdın bu göçük bu enkaz ne sinin durgunluğundan ne de benim dalgınlığımdan faziletidir sevdaların beklemek şifayen olur mu yanmalar bu dem-i devran kömür olmayana aşk sunmaz kasım |