Ey çocuk
Ey çocuk durdur akıp giden şu zamanı,
Sevdiklerin altında kalıp can verecek, Herkes gibi onlarıda ezip geçecek, Bırak şen şahrak kahkahayı, Gülmenin zamanımıdır, Bak şu koca çınara, Bak şu kara toprağa, Düne kadar dallarında oynuyordu deden, Şimdi bir avuç toprağın altında esir, Sevenleri vardı, Onu bir an terketmeyen anıları, Aynada yansımaları, Eller vardı eline sevdalı, Ve gözler kenetlenmiş üzerine, Sana kurban olurum diyen dillerin gölgesinde büyüdü, Senin için ölürüm diyen yarinin gözlerinde hüzündü, Bak şu karatoprakta yatana, Ne geleni var ne gideni, Sanki hiç varolmamış, Hiç yaşamamış, Hiç sevilmemiş, Bizde birgün öyle oluruz ey çocuk, İlk gün ağlarlar arkamızdan, iyi biriydi derler belki, Sonra omuzlarda taşırlar günahlarımızıda sırtlanarak, Tabutun ağırlığına göre değerler biçerler, ve ölü bedenimizin tebessümüne, Tabut hafif yüz aksa ne ala, Diğer türlüsü... En sevdiklerinin kucağında toprağa verirler seni, En sevdiğin atar ilk toprağını mezarının, Sonra senden kurtulmak istercesine hızlanır kürekler Birken beş olur beşken on, Sonkez kokusu gelir sevdiklerinin, Doya doya çekemezsin içine, Bir çığlık koparırsın boğazından, Duyan yok Sonra dua eder hoca ardından, Önce komşuların terkeder mezarını, Sonra akrabaların, En son sevdiklerin, Sonkez hıçkırıklarını hissedersin yarinin, Sarılmışken mezarına, Bir damla gözyaşı yırtar bağrını toprağın, Meydan okur ölüme, ... İşte böyle çocuk, Fırsatın varken durdur şu zamanı, Zamanın ötesinde sev, Zaman sizi ayırana dek... |