Bazı zaman aklıma geliverir ansızın Bakarım albümlere dünü yalan resimler. Dalınca hayaline o vefasız kansızın Anlatır gerçeğini rengi solan resimler...
Nasıl da aldanmışım her yanım kırık kırık Bu yüzden düğümlenir boğazımda hıçkırık. Ne kadar sual etsem cevap vermez ayrılık Her şeye susun demiş elde kalan resimler...
Zamanın gerisinde kaldığım duygularla Bazen sarhoş olurum bir takım kaygılarla. Hangi gece daldımsa rüyaya saygılarla Sabahı zindan etti günü çalan resimler...
Yaşlar para etmezmiş göz pazara düşünce Kemiriyor ruhumu bu bende ki düşünce. Buz misali kırılır hislerim ince ince Dağıtır toparlamaz ömrü alan resimler...
Bilmez ki albümlere bakarak solduğumu Yarım kalan gönlüme yaşlarla dolduğumu. Hangi sular soğutur yanarak bulduğumu Külhanımı kavurdu özrü olan resimler...
ÜNSÜZ...
Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Öncelikle iki gönül dostuna selamlar ve hayırlı cumalar dilerim; Aslında dün yazışmaları gördüm fakat araya girmedim...Neden mi ? her ne kadar cumanın fazileti perşembe akşamından başlasa bile işi sağlama almak için cuma olmasını bekledim...Cuma günü manevi kapılar açılsında bizde o kapıların açılmış olmasından nasiplenip güzel güzel şeyler yazalım... Peki dün yazmış olsam olumsuz mu yazacaktım?..Hayır, misafire olumsuz cevap yoktur bizde...İstemeyerek gelen olsa bile... Bekleyişim, cumanın o kapılarından nasiplenmek içindir....
Gelelim şiire; "kırık kırık" iki kelime yanyana... Hani bir insanın eli kırılır, bunu annemden biliyorum... Düşüpte kolu kırıldığı zaman, kolun kaynaması bayağı meşakketli ve ıstırablı olmuştu....Sebebi ise; kolun düz kırık değilde, parçalı kırık olmasındandı...Yani kırık olan bölge bile kırıklarla doluydu...Yani o kırık olan bölge zaten ismi kırıktır fakat, kırıklar bile kırıktı...İşte o kırılan parçalar bile kırık olunca ortaya "kırık kırık" gibi birşeyler çıkmıştı...Ve doktorun teşhisi "parçalı kırık" idi... O dizede "her yanım kırık kırık" demekten maksat kırıklarım ziyade...Çünkü zaten ben senin yaptıklarına kırılmışım, işte o kırgınlığım ,senden bir telafi beklerken, yine hüsran bulmuşum...kırgın hislerim bile kırılmış o yüzden her yanım "kırık kırık".... Bilmiyorum anlatmak istediğimi anlatabildim mi?...
Peki diyeceksin ki; ilk kıtada "vefasız kansız " diyorsun...Öyleyse niye sonrasında içli içli kelimeler kullanıyorsun... İşte şiirin asıl manasını gizlediğim yerdir... Sevmek; vefa bilenlerin, yürekli olanların işidir...Sevenler o ıstırabı çeker ve çektiğini dile getirir... O vefasız o yüreksiz ise, bende mi vefasız, kansız, yüreksiz olayım... Şiir bir vefası ifşa ediyor amma, ne yapalım, düzen böyle; bülbül figan etmeseydi, kim tanırdı has bahçenin gülünü...
Kafiye konusunda ise; ne yaptımsa olmadı; artık bu işi yapamadığım kanısına ramak kaldı...
Baba şiir yazmış 1964 yada 1965 yılında....
Size bahsetmiştim bu şiirden....
Gül bahcesinde mi bittin Beni terkedipte gittin. Hani ya sen gonca idin Ne zaman açıldın ne zaman soldun?...
Goncalığını görmedim Bu mutluluğa ermedim. Bağında gülün dermedim Ne zaman açıldın ne zaman soldun...
Diyerek hep bu şekilde gidiyor.....Tam hece ölçüsüne uyarak yazılmış olanlar arasında böyle tek ayağı farklı şiirler görünce diyorum baba bu niye böyle...Her dize 8 hece ama ayak dizeli 11...Olsun oğlum diyor, şiirin en güzel hali şaiirin yazdığı gibidir...Benim şiirim beste olacaksa o düzenlemeyi beste yapacak olan kişi düzenlesin ben kalem ne diyorsa onu yazarım diyor...
Yani şiir konusunda hep farklı farklı söylemler duyuyorum...Bu yüzden kafayı sıyırmak üzereyim...Doğrusu ne yazmam, nasıl yazmam gerektiğini iyice bilemez oldum....
Aslında ben her yazdığım cümle için; soğanı pişirerek yemenin usülü ile hareket etmeye çalışıyorum...Ama bu işi tam anlamı ile yapamadığım için yine koku çıkıyor ..Demek ki pişirme işinde bir sorun var şüphesiz....
Her tedbir her takdire uymasa bile; kula düşen "tedbirli" olmaktır...Yani hamama giden tasını yanına alır... İşte bende "tedbir" adına yazdığım cümleleri en azından kendi kendime bir muhasebe yaparım...Bu cümle sorulursa, ne cevap verebilirim diye....
Birgün bir şiirimde ..."ben seni aşktan öte seviyorum" diye bir cümle vardı...Babama şiiri okurken bu dizede dur dedi....Durdum, babam sordu....Aştan öte dediğin yer neresidir dedi?...Düşündüm, düşündüm cevap veremedim... Cevap veremeyince, babam dedi ki, oğlum öyle bir yer o yüzden cevap veremiyorsun...Aşktan öte sevmek art niyet arzeder....İnsan insanı sevecekse aşk ile sever...Başka türlü sevmek olmaz, aşkın ötesi yoktur...Öyleyse "aşktan öte" diye bir söz sevgiyi anlatan şiirde olmaz olamaz....
Şiirde eksiğimin çok olduğunun farkındayım; zamanla düzelir inşallah...
Şunu söylemek istiyorum; Birisi gelir ALLAH resuluna der ki; Efendim, ben Hz ömeri ALLAH için seviyorum...Efendimiz der ki, peki bunu ona söyledin mi?...Adam hayır der...Hz Muhammed der ki; durma git söyle...Adam koşar Hz Ömeri yakalar der ki; ya Ömer ben seni ALLAH için seviyorum...Hz Ömer cevap verir.... Madem ki sen beni ALLAH için seviyorsun öyleyse ALLAHTA seni sevsin....
İşte bu mevzu üzre; bende sizleri ALLAH için seviyorum... Yoksa şiir yada, yorum bunlar benim asla benim amaçlarım arasında yer alamaz...Çünkü, ben herzaman için insanı şiirden üstün tutarım...
Hiç kimse bana kabirde şiiri ne kadar güzel yazdın demez; ama ne kadar kalp kırdın der....Eğer kırmış isem, ben o vakit kime yalvarayım ki, beni kurtarsın o gönül vebalinden....
Her şeyin bir düzeni sınırı ölçüsü vardır; dün bahsetmiştik....İnsan var ki gelir şiirde hata aramaya, amaç bir ayıbı ortaya dökmektir...Onlar şeytanın kardeşleridir....İnsan var, hatayı görür nasihat gayesi ile birşeyler anlatır, işte onlar ariflerdir, gönül dostlarıdır....Gerisi fitne fücur davranışlardır....
Sizler arifler ve gönül dostlarımsınız benim nazarımda....ALLAH taala, nazarımda iyi bildiklerimi iyilerden etsin....Nazarında iyi bilindiğim dostların zannı doğrultusunda da benide iyilerden etsin. Şu cuma gününün hatrına bizlere hidayet ver yaRab bi...Senden başka ne gidecek yerimiz var ne de açılacak bir kapımız.... Selamlar, saygılarımla her iki gönül dostuna....
eleştiri biraz yavan mı kalmış ne:) deyip yine yapsam dünyeviliğimi... iki güzide isim var karşımda.. manevi derinlikleri olan... böyle güzel gönüllerin buralardan eksik olmaması dileklerim her daim mevcut...
benceğizin gözüne de "resim" mana olarak ne anlatır sorusu geldi?
resim geçmişi anlatır değil mi? resim: geleceğin hayali değil geçmişin tasviri, geçmişin anılması.
"bakarım albümlere yalan resimler" mısrasında "dünü" kelimesi zaten mevcut. gizli özneden yola çıkarsak, yalan kelimesine nasıl? sorusunu sorduğumuzda verilen cevabın "zarf" olduğunu biliyorum. yani burda da gizli zarf açığa çıkarılmış gibi..
Öncelikle iki gönül dostuna selamlar ve hayırlı cumalar dilerim; Aslında dün yazışmaları gördüm fakat araya girmedim...Neden mi ? her ne kadar cumanın fazileti perşembe akşamından başlasa bile işi sağlama almak için cuma olmasını bekledim...Cuma günü manevi kapılar açılsında bizde o kapıların açılmış olmasından nasiplenip güzel güzel şeyler yazalım... Peki dün yazmış olsam olumsuz mu yazacaktım?..Hayır, misafire olumsuz cevap yoktur bizde...İstemeyerek gelen olsa bile... Bekleyişim, cumanın o kapılarından nasiplenmek içindir....
Gelelim şiire; "kırık kırık" iki kelime yanyana... Hani bir insanın eli kırılır, bunu annemden biliyorum... Düşüpte kolu kırıldığı zaman, kolun kaynaması bayağı meşakketli ve ıstırablı olmuştu....Sebebi ise; kolun düz kırık değilde, parçalı kırık olmasındandı...Yani kırık olan bölge bile kırıklarla doluydu...Yani o kırık olan bölge zaten ismi kırıktır fakat, kırıklar bile kırıktı...İşte o kırılan parçalar bile kırık olunca ortaya "kırık kırık" gibi birşeyler çıkmıştı...Ve doktorun teşhisi "parçalı kırık" idi... O dizede "her yanım kırık kırık" demekten maksat kırıklarım ziyade...Çünkü zaten ben senin yaptıklarına kırılmışım, işte o kırgınlığım ,senden bir telafi beklerken, yine hüsran bulmuşum...kırgın hislerim bile kırılmış o yüzden her yanım "kırık kırık".... Bilmiyorum anlatmak istediğimi anlatabildim mi?...
Peki diyeceksin ki; ilk kıtada "vefasız kansız " diyorsun...Öyleyse niye sonrasında içli içli kelimeler kullanıyorsun... İşte şiirin asıl manasını gizlediğim yerdir... Sevmek; vefa bilenlerin, yürekli olanların işidir...Sevenler o ıstırabı çeker ve çektiğini dile getirir... O vefasız o yüreksiz ise, bende mi vefasız, kansız, yüreksiz olayım... Şiir bir vefası ifşa ediyor amma, ne yapalım, düzen böyle; bülbül figan etmeseydi, kim tanırdı has bahçenin gülünü...
Kafiye konusunda ise; ne yaptımsa olmadı; artık bu işi yapamadığım kanısına ramak kaldı...
Baba şiir yazmış 1964 yada 1965 yılında....
Size bahsetmiştim bu şiirden....
Gül bahcesinde mi bittin Beni terkedipte gittin. Hani ya sen gonca idin Ne zaman açıldın ne zaman soldun?...
Goncalığını görmedim Bu mutluluğa ermedim. Bağında gülün dermedim Ne zaman açıldın ne zaman soldun...
Diyerek hep bu şekilde gidiyor.....Tam hece ölçüsüne uyarak yazılmış olanlar arasında böyle tek ayağı farklı şiirler görünce diyorum baba bu niye böyle...Her dize 8 hece ama ayak dizeli 11...Olsun oğlum diyor, şiirin en güzel hali şaiirin yazdığı gibidir...Benim şiirim beste olacaksa o düzenlemeyi beste yapacak olan kişi düzenlesin ben kalem ne diyorsa onu yazarım diyor...
Yani şiir konusunda hep farklı farklı söylemler duyuyorum...Bu yüzden kafayı sıyırmak üzereyim...Doğrusu ne yazmam, nasıl yazmam gerektiğini iyice bilemez oldum....
Aslında ben her yazdığım cümle için; soğanı pişirerek yemenin usülü ile hareket etmeye çalışıyorum...Ama bu işi tam anlamı ile yapamadığım için yine koku çıkıyor ..Demek ki pişirme işinde bir sorun var şüphesiz....
Her tedbir her takdire uymasa bile; kula düşen "tedbirli" olmaktır...Yani hamama giden tasını yanına alır... İşte bende "tedbir" adına yazdığım cümleleri en azından kendi kendime bir muhasebe yaparım...Bu cümle sorulursa, ne cevap verebilirim diye....
Birgün bir şiirimde ..."ben seni aşktan öte seviyorum" diye bir cümle vardı...Babama şiiri okurken bu dizede dur dedi....Durdum, babam sordu....Aştan öte dediğin yer neresidir dedi?...Düşündüm, düşündüm cevap veremedim... Cevap veremeyince, babam dedi ki, oğlum öyle bir yer o yüzden cevap veremiyorsun...Aşktan öte sevmek art niyet arzeder....İnsan insanı sevecekse aşk ile sever...Başka türlü sevmek olmaz, aşkın ötesi yoktur...Öyleyse "aşktan öte" diye bir söz sevgiyi anlatan şiirde olmaz olamaz....
Şiirde eksiğimin çok olduğunun farkındayım; zamanla düzelir inşallah...
Şunu söylemek istiyorum; Birisi gelir ALLAH resuluna der ki; Efendim, ben Hz ömeri ALLAH için seviyorum...Efendimiz der ki, peki bunu ona söyledin mi?...Adam hayır der...Hz Muhammed der ki; durma git söyle...Adam koşar Hz Ömeri yakalar der ki; ya Ömer ben seni ALLAH için seviyorum...Hz Ömer cevap verir.... Madem ki sen beni ALLAH için seviyorsun öyleyse ALLAHTA seni sevsin....
İşte bu mevzu üzre; bende sizleri ALLAH için seviyorum... Yoksa şiir yada, yorum bunlar benim asla benim amaçlarım arasında yer alamaz...Çünkü, ben herzaman için insanı şiirden üstün tutarım...
Hiç kimse bana kabirde şiiri ne kadar güzel yazdın demez; ama ne kadar kalp kırdın der....Eğer kırmış isem, ben o vakit kime yalvarayım ki, beni kurtarsın o gönül vebalinden....
Her şeyin bir düzeni sınırı ölçüsü vardır; dün bahsetmiştik....İnsan var ki gelir şiirde hata aramaya, amaç bir ayıbı ortaya dökmektir...Onlar şeytanın kardeşleridir....İnsan var, hatayı görür nasihat gayesi ile birşeyler anlatır, işte onlar ariflerdir, gönül dostlarıdır....Gerisi fitne fücur davranışlardır....
Sizler arifler ve gönül dostlarımsınız benim nazarımda....ALLAH taala, nazarımda iyi bildiklerimi iyilerden etsin....Nazarında iyi bilindiğim dostların zannı doğrultusunda da benide iyilerden etsin. Şu cuma gününün hatrına bizlere hidayet ver yaRab bi...Senden başka ne gidecek yerimiz var ne de açılacak bir kapımız.... Selamlar, saygılarımla her iki gönül dostuna....
eleştiri biraz yavan mı kalmış ne:) deyip yine yapsam dünyeviliğimi... iki güzide isim var karşımda.. manevi derinlikleri olan... böyle güzel gönüllerin buralardan eksik olmaması dileklerim her daim mevcut...
benceğizin gözüne de "resim" mana olarak ne anlatır sorusu geldi?
resim geçmişi anlatır değil mi? resim: geleceğin hayali değil geçmişin tasviri, geçmişin anılması.
"bakarım albümlere yalan resimler" mısrasında "dünü" kelimesi zaten mevcut. gizli özneden yola çıkarsak, yalan kelimesine nasıl? sorusunu sorduğumuzda verilen cevabın "zarf" olduğunu biliyorum. yani burda da gizli zarf açığa çıkarılmış gibi..
O kadar duygu yüklü dizeler ki sayfanızdan okuduğum, gözlerim doldu, içim bir hoş oldu üstad. Hani ne derler; yaşamayan yazamaz. Kutlarım edip kaleminizi.
Bilmez ki albümlere bakarak solduğumu Yarım kalan gönlüme yaşlarla dolduğumu. Hangi sular soğutur yanarak bulduğumu Külhanımı kavurdu özrü olan resimler
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.