yâr/a..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ‘’..Bir mevsim ki kanatsız
ve ben tam ortasındayım desem inanır mı ebabil kuşları…’’ (...) Artçılarım çoğalıyor her sarsıntı sonrasında odamda gölgeler elsiz ve ayaksız… kokusunu duyuyor/duyumsuyorum yakmadığım otlarının… kuraklık dudağımdan tenime doğru kimsesiz kalıyorum, en ücra köşesinde aklımın uykusuz/ yurtsuz saçlarımı savuruyorum sırtımdaki uçurumlardan düşerken/ senin rengini tutuyorum dişlerimle/mavi ve kanıyor tenimdeki sahipsiz kelimeler/im... bil ki sevgilim olmayan sevgili; sırtındaki yarı açık unuttuğun kapıları sökebilirim ellerimle iste/ sen iste bunu yapabilirim tam da böyle kırılırken kürek kemiklerin ve miden yanarken kor herkes gibisindir artık herkesin olmuşum gibi ki benzemek için bir şeye/ değiştirmek başka bir şeyi sana benziyor değil mi? senden ç-aldığım bir dokunuş… silikleşiyor her şey sözlerinde ve dokunur bu yüzden yaşam/ın tabirsiz rüyalarına ki sen var etmek için kendini/ yok olana tutunursun yok olursun, var olurken kelimeler… tahrik,yüksek dozlu özlem/lerin ve kokunun yüreği zorlamasıyla mı başlar? neden, her sabah avuç içlerimde naftalin kokusuyla uyanırım ve neden, her gece inatla bir akşam sefası ölüsü yaprak yaprak düşer gözlerime? kimindi o? neden götürülmedi ki sıra dışı güdüler hep aynı şiire düşürür bebeklerini gözlerinin.. bir kaç harf dışında asılı kalır havada mantığı ki yüzümü dönsem duvara kurşuna dizer misin beni bu yüzden? bir kaç kelime daha eklesem yokluğuna/ kısalır mı süresi kavuşmaların? ve yüzün/ahh o yüzün kıskanç çiçeklerin saksısı hüzünlü sularda saklamasına benziyor köklerini bu gece… dilimin ucuna kadar gelen kekeme dudaklarımın hiç unutmadığı bir ses/ söz/sün ıslak ve kokular içinde parmak uçlarımı saklıyorum avuç içlerime ve gömerek çizgilerine biraz daha kader karanlığım diz kapaklarını okşuyor şaşkın heveslerimin ki düşüyorum çukurlarına beni al beni yak beni sür kapanmasını beklediğim yaralarıma/yarınlarıma... (...) |