MATEYANGİZ
bir ölüm emrinin
gölgesi üşür arenalarda ne dünün ne yarının hesabı sorulur korkunun çığlığı çoğalır soluklarda usta ellerin büyüdüğü akşamlarda Rönesans’tan kalma saraylar mermer sütunların başı değer gecelere derin uykulardan uyanır çağ karanlık tünellerden geçerek usulca ayaklanmalı ölümlere Asya’dan Avrupa’ya Semerkant’dan Cebelitarık boğazına Doğu’dan Batı’ya doğru her biri tarihin mihenk taşı yolları ters yüz ede ede çelikten bozma mızraklarla şehirleri ateşe vere vere dört kutsalın üzerine kan serpe serpe kara şövalyeler geliyor çık gel sislerin ardından çık gel Mateyangiz zaman arsız bir sanrı ölmesin diye çocukları sakladım üzüm ezen köylerden geçtim ayaklarımın esrikliğinde sisleri bir bir dağıttım şimdi ölümün üzerine üzerine yürümeli geçmeden esrikliğim çık gel yanıma çık gel ölümü ödürmeye Mateyangiz |
şu "Mateyangiz" olayını açarmısınız? can yürek