Evrenin Kapısı Açılır
rüyalarıma çarparım her gece
açılır evrenin kapısı ansızın yavru bir dinazor kırpar gözlerini gülümser usulca hiç yaşanmamış bir tarihe düşer uykum balıklar bir olup ağlar benimle her yanım okyanus olur kartallar susar her yan dağ olur su gülse aynasına düşer çöllerde ormanlar ayaklarım pamuk tarlalarında çiğdem öldürür rüzgar uğurlayan ellerim sebepsiz yağmurlar çağırır Tanrım neler olur bebek yüzlü insanlar ağlamasın ellerinden içerim karanlık çağın yıldız bağlarından topladığı şarabı her yudumda aşka kanarım bende aşkın sarhoşluğu evrende cesaretin krallığı asırlar yaşlanmış bedenimden iklimleri kovarken son Pegasus ta kaybolur göklerde uykularımın tünelinde karınca telaşında yorulur saatler ışık hızında akar zaman ipekböceği kozasını söker yeniden dakikalar nehir saniyeler ırmak evrenin ötesine akar o melun bir an susar nefes nefese nabzımda zembereyi bozulmuş zaman titrer tarih ötesinde bir yerlerde olup olmadık suca itilirken uyanır vakitler geçer aşkın sarhoşluğu. son Pegasus’un kollarında ölürken bulurum kendimi |
tebrikler sair