PİŞMANLIĞIN İÇİ BOŞYüreğimi kimsesiz yağmurlarda kaybettim artık ıslanmıyorum. Dudaklarımın tuzunu yalayarak gökle yerin birleştiği o noktayı öpüyorum her ayak izi sen kokuyor biraz da ben tadında bir şarkı okuyor değişen iklimlerde kaybolurken.. Hayat merdivenimin tam orta yerinde bıraktım seni bilirim taşıyamadın ağırlığımı düşürdün yüreğinden bir anda aşk şaşkın bakışlarıyla bakıyordu bir yanda. Söyle dedin... Söyledim.. Soğuğun dövdüğü yüzün alı al, moru mor inanmayan g(s)özlerle baktın yüzüme yaşanılan her anıyı içinde barındıran başında ki bereni çıkardın elinle yumurup top gibi fırlattın tel örgülere aslanı ininden kaçırdın. Birden serbest kaldım kapıdan çıkan halimi anlayamadın ürkek yüreğin soluk soluğa yüzüme kilitlenmişti açacak dermanın bitmişti. Hızla fırladım açılan tel örgülerden özgürlüğün o şaşkın o telaşlı o inanmazlık çemberi ’çıt’ diye kırıldı içimde bir kedi yavrusu gibi ilk kez sensizliğe açtım gözlerimi boğazımda ki düğüm çözüldü fırlattım yüzüne bitti diyen sözlerimi. Ayrılığı dizlerime kadar çekerek anlattım nasıl üşüdüğümü. Artık herkes seni biliyor kalemimden dökülen damla damla heceler ismini alıp asıyor gecelere yıldızlar küsüyor ay küsüyor ben küsüyorum kadere. Bir dua var dilimin sen kokan yanında pişmanlığın gölgeleri duvarlarımda birikiyor gözlerimi yummaya korkuyorum biliyorum ki yumduğum an dökülecekler kirpiklerime bir kez de onlar vuracak özlemleri geceler tere bulanacak Siyah bir duvağı başıma taç ettim edeli beyaza küsüm ağzımın kenarında herkesin bildiği bir türküyü çiğniyorum benim hayatımda yüksek yüksek tepelere ev kurulmadı hiç ben anamdam babamdan değil yar/dan ayrı hor görülüp düştüm ben asıl bu ayrılıkla tam da kıvamında hayat denen dergah da piştim. Yüzümde kıskaçlığın perdesi aralandıkça senden sonra sağ kaldığıma pişmanım keşke ya seni ya kendimi vursaydım pişman mısın diye tam ölürken sana sorsaydım ve sen de bana küsseydin son kez ve ben gülebilseydim mutlulukla ilk kez.. Ayvazım DENİZ |
Siyah bir duvağı başıma taç ettim edeli beyaza küsüm
ağzımın kenarında herkesin bildiği bir türküyü çiğniyorum
benim hayatımda yüksek yüksek tepelere ev kurulmadı hiç
ben anamdam babamdan değil
yar/dan ayrı hor görülüp düştüm
ben asıl bu ayrılıkla
tam da kıvamında hayat denen dergah da piştim.
Yüzümde kıskaçlığın perdesi aralandıkça
senden sonra sağ kaldığıma pişmanım
keşke ya seni ya kendimi vursaydım
pişman mısın diye tam ölürken sana sorsaydım
ve sen de bana küsseydin son kez
ve ben gülebilseydim mutlulukla ilk kez..
Ayvazım DENİZ
Epeyce oldu usta kalemi okuyamadım köyde olduğumdan
Yine güzeldi yine tadındaydı kutluyorum usta kalemi
______________________________________________Kalemin susmasın;Saygılar