SÜKUT VAKT-İ
"Aşkım,yarım kalmış bir şarkı gibiydi yüreğimde."
hüznümü kime şikayet edeyim şimdi öylesine biçare öylesine bedbahtken zavallı yüreğim hangi kusurumu kapatayım günahlarımla telafisi yok, çaresi olmayan bu aşkın girdabında ciddiye almadığım sızılarım kanayan yaralarımın yanında hangi hasretime ağlayayım kendimi nasıl affedeyim tüm kelimelerim kirlenmişken ruhum can çekişirken Hüsnü zan mı edeyim yoksa Suizan mı? şimdi sükût vaktidir semazen gibi dönüp dururum kendi etrafımda ruhum bedenimin dışında şehir şehir,ülke ülke dolaşırken hangi şiirde ıslandı şimdi gözyaşlarım önümde beton duvarlar geçit vermiyor başımın üzerinde gökkubbe kalbimin derinliklerinde Şahsî mahlasını sakladığım sevgili başımı çevirdim Neş’et-i Hak’a doğru kimbilir belkide yüreğime doğar güneş işte o vakit çocuk gibi sevinir bedenim ne çok şey anlatacak bu dilsiz yüreğim konuşmasını,yazmasını bilseydi eğer Zira,baş eğmişim sevdan yoluna sığdıramıyorum bir türlü seni ne geceme, ne gündüzüme keşke görebilseydin Aşkına meftun oluşumu kullanma kılavuzu olmayan hayatta kış yaşatıyorsun yüreğime içimde çığlık atan hüznümle gözlerim puslu yol alıyorken bilinmezliklere tutma yüreğimden beni artık ölmeliyim vakt-i zamanıdır çünkü bir şiirde vuruldum derinlerimden (d)üşüyorum şimdi sen yoksun diye hiç gelmeyeceksin belki de mahfuz olmuş sevgimde şimdi sükût vaktidir Gülbin Özer (Altun) |