BİR HAYÂLBir ağacın altına düşmüş gölgeler, Kaplar yürekleri ince bir hüznün sızısı. Nasıl yalvarır bir çoban kavalı. Sesi, dalga dalga şen yaylalarda Gezinir, ses verir, karşı dağlardan, Konuşmalar gelir sanki civar bağlardan... Bir koyun çıngırağı nasıl hıçkırır? Her adım atışında, inceden ince. Başaklar gülümser, kıpırdanır, Gelinciklerse dinlerler sessizce... Bir ağacın rüzgârda sallanışı, Yaslamış başını gövdesine bir çoban kızı. Düşünde yâri var, söylemese de, Söylüyor yanaklarının allanışı... Rüzgâr dalı, dal yüreği okşarken, Usul usul sallar dal uçlarını, Kuzular meleşir, çoban eyleşir, Cıvıldayan kuşlar sevdâ söyleşir... Güneşin ışığı vurmuş çilli yüzüne, Bakarken gözleri mahmur mahmur, Uyanır, diline bir türkü takar, Buğulu sesiyle içli mi içli, Kim bilir, belki de yârine yakar... Sallar kuyruğunu çoban köpeği, Vefâyı görürsün, kahve gözünde, Oturmuş, gözleri çoban kızında, Uğruna can verir sanki özünde... Uzaklarde bir evde, bir baca tüter, Savrulur, dalga dalga mavi göklere... Sıcacık yufkaların gelir kokusu, Koşar, gelir sarı saçlı çocuklar. Kıvırcık perçemleri düşmüş alnına, İştahlı bakışlar, sıcak yufkalar, İçten gülücükler, bir çift mavi göz, Bu güzelliklere yetmez hiç bir söz... Hâlenur Kor |