ak düşen kış gibiydi kesilen faturasına yazılannasırlı bir ömrün beleş dertler dökümü yüreğime yüksün dedi ömrüm yanar döner geceyim sabır doğuran sabahlarda kaderi mor katılmış eflatun kül savuran sabahlarda tarhun kokulu sabahlarda uyandı bir kadın akşamdan kalma mavilikler sürülmüş gözüne genzini yakmıştı ruhunun iç çekişleri sırtından sopası karnından sıpası hiç eksik değildi değilmiki atasözlerine düşen yazgısıydı yaşadıkları nasırlı bir ömrün beleş dertleriydi yaşadıkları bir sıkımlık canı burnundaydı karnı burnunda dertlerinden dökülen dertleştik söyleştik yaz dedi yüreğimin yükü dökülsün dizelere kara pembe bir sevdaydı döşüne düşen hareli gölgelerde dudaklarıydı tutsak olan kumrular uçuşurdu bol gelen etek uçlarından bir deri bir kemik kalmıştı umudun avucunda koşar adımlar peşimden dedi yazgımın kara lekesi tok evin aç kedisiydi erk egemenliğinde söylenen ak düşen kış gibiydi kesilen faturasına yazılan acı acı gülümsedi kaderiydi dudaklarına batan bir kadın gül leb dudaklarda köle acının dikenleri açmıştı gül sanmıştı fukara oysa tutsaktı ömrü erklerin yüreğinde yazgısı kan yazgısı küldü ömründe mahmudite düzkaya |
yüreğime yüksün dedi ömrüm
yanar döner geceyim sabır doğuran sabahlarda
kaderi mor katılmış eflatun kül savuran sabahlarda
tebriklerimle şair