nası' yani?
“şiir gibi!” dedi arkadaşım
çok beğendiği bir kadını anlatırken.. mizah duyguma yok ki bir mani moda deyişle sordum gülümseyerek: “nası’ yani?” saçı başı.. kaşı gözü kafiyeli mi? dudağı burnu.. kolları bacakları kalıptan mı çıkmış? failatün mefailü failün gibi mi? yüzü gün gibi aydınlık hüznü mehtapsız gece mi? her sözü özdeyiş.. dört satır.. altı artı beşlik on bir hece mi? “olmaz ki, böyle de yatılmaz ki” dediğinden mi orhan veli’nin.. “haddeden geçmiş nezaket yal-ü bal olmuş sana mey süzülmüş şişeden ruhsar-ı al olmuş sana” diye tariflediğinden mi büyük nedim’in? sahi nasıldır şiir gibi kadın? kısa ufacık tefecik fakat etkili bir söz ucu mu.. yoksa uzun.. dolgun.. göz doyurucu mu? imge dolu bakışları mı şiirsel sesi.. konuşması mı müzikal.. gizemli.. erotik? hangi özelliğidir acep şiir duygusuna tetik? “valla tam anlayamadım!” dedim dostuma “kitaplar da böyle değil midir biraz.. içine bakmak gereklidir kabından anlaşılmaz!” “ben genellikle geceleri şiir okurum şu senin şiir gibi’yi tanıştırıver!” diye ekledim gülerek babayani babayani.. önce boş bulunup “olur” dedi sonra birden omzumdan tutup silkeledi: “nası’ yani?” 12 ocak ‘08 |
Sn. F.eriçok, usta kaleminizi tanımamak mümkün değil. Nüktedan dizelerinizde zarif nakışlar işlenmiş incecik iğnelerle..:)
Saygılar