ANNEME MEKTUP (8)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Babamın çilesi, çok küçük yaşlarda başlamış. Henüz bebekken, karlı havalarda atların çektiği kızağın altında kalmış. Allah’ın bir mucizesi olsa gerek, sağ kurtulmuş. Ancak sakat kalmış. O zamanların ünlü doktoru Dr. Sami Ulus, (ki, sonraki yıllarda adı Ankara’da bir hastaneye verilmiş.) babamı tedavi etmiş. Ancak, uyguladığı yanlış tedavi sonucu babam sakat kalmış. Bir de bu duruma, babamın anne ve babasının boşanması eklenince, babam hepten çileli bir hayata tek başına göğüs germiş. Babamı anneannesi büyütmüş. Anne hasretiyle hep içi yanmış. Babası da, annesi de babamı kabul etmemiş. Babam, çok içli, ince ruhlu, asil soylu bir insandı. Anne özlemini işte böyle dizelere dökmüştür. Ben çocukken hatırlıyorum da, gizli gizli ağlardı ve ağlamak için iki odalı evimizde, bizim yatmamızı beklerdi. İşte bu şiirler, ondan bana miras olarak kaldı. Gözü gibi bu şiir defterlerini korur, kilit altına alır ve bizlere hiç göstermezdi. Zamanı gelince okursunuz derdi. Ruhu şad olsun. Allah, babamın mekanını cennet eylesin. Babam, 1986 yılında vefat edince, babaannem evimize birkaç ziyarette bulundu. Sonrasında ilgiyi kesti ve Antalya’ya yerleşti.2008 yılında Isparta’ya atandıktan sonra, babamın hatıra ve günlük defterini okuyunca, babaannemin Isparta Sütçüler ilçesi nüfusuna kayıtlı olduğunu öğrendim. Akrabalarımızı araştırdım, buldum. Babamın dayısı ve çocuklarıyla halen görüşüyoruz. Babamın bekarken vefat ettiğini bildiklerini söylediler. Allah’ın bir lütfu olarak yaşanan bu ilginç olay, daha sonra babaannemin izini bulmama neden oldu. Antalya’da kızının yanında kalıyordu ve yıllar sonra ilk kez görüştük. Ancak, Alzheimer hastalığına yakalanması nedeniyle , annemi de, beni de tanıyamadı. ‘ Siz kimsiniz? Nerden geliyorsunuz? Erdener kim? ’ dedi. Babamı dahi hatırlayamadı.O an, acıların en büyüğünü kalbimde ve ruhumda yaşadım. Babamdan bahsetmesini, babamla olan anılarını anlatmasını, çok isterdim. Elini,yüzünü babamın yerine de öptüm. Sarıldım uzun uzun. Gözyaşlarımı içime akıttım. Babamın sevgi duyduğu, anne hasretiyle yıllarca içinin yandığı biricik annesini bu tanışmamızdan 1 yıl sonra kaybettik. Babam ve annesinin ruhları şimdi ahrette buluştu.
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 20 Ekim 1943 Ölüm tarihi : 15 Ekim 1986 NOT : Muhip Erdener SOYDAN’ın sayfası,oğlu Vecdi Murat SOYDAN tarafından aziz hatırasına hürmeten oluşturulmuştur. Hey kara taşlar, berrak dereler, Anarım seni bir çok kereler, Ağlarım ana bir çok zamanlar, Seni arıyor bu yaşlı gözler. Yaşlı gözleri kurutma sakın Bu, aramızda yaştan bir yoldur. Hasret uzadı, sarardı ekin, Sana uzanan anasız koldur. Hey anacığım, kalbin bütün mü? “Oğul sılada, yap’yalnız” diye. Dağdaki duman, tüten tütün mü? “Hey oğul, beni bekleme” diye. Bu anasız kol, hasretle bekler, Gözyaşlarına hasreti ekler, Uçan kuşlardan bir selam bekler, Sana seslenen, oğul sesidir, Sana gözüken, oğul düş’üdür… Muhip Erdener SOYDAN 21 Ağustos 1960 Ankara |