ANNEME MEKTUP (5)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ŞİİRİN GERÇEK HİKAYESİ :
Babamın çilesi çok küçük yaşlarda başlamış. Henüz bebekken, karlı havalarda atların çektiği kızağın altında kalmış. Allah’ın bir mucizesi olsa gerek, sağ kurtulmuş. Ancak sakat kalmış. O zamanların ünlü doktoru Dr. Sami Ulus, (ki, sonraki yıllarda adı Ankara’da bir hastaneye verilmiş). babamı tedavi etmiş. Ancak uyguladığı yanlış tedavi sonucu babam sakat kalmış. Bir de bu duruma babamın anne ve babasının boşanması eklenince, babam hepten çileli bir hayata tek başına göğüs germiş. Babamı anneannesi büyütmüş. Anne hasretiyle hep içi yanmış. Babası da annesi de babamı kabul etmemiş. Babam, çok içli, ince ruhlu, asil soylu bir insandı. Anne özlemini işte böyle dizelere dökmüştür. Ben çocukken hatırlıyorum da babam gizli gizli ağlardı ve ağlamak için iki odalı evimizde bizim yatmamızı beklerdi. İşte bu şiirler ondan bana miras olarak kaldı. Gözü gibi bu şiir defterlerini korur, kilit altına alır ve bizlere hiç göstermezdi. "Zamanı gelince okursunuz." derdi. Ruhu şad olsun. Allah, babamın mekanını cennet eylesin. Babam 1986 yılında vefat edince babaannem evimize birkaç kez ziyarette bulundu. Sonrasında ilgiyi kesti ve Antalya’ya yerleşti. 2008 yılında ben Isparta’ya atandıktan sonra, babamın hatıra ve günlük defterini okuyunca, babaannemin Isparta Sütçüler ilçesi nüfusuna kayıtlı olduğunu öğrendim. Akrabalarımızı araştırdım, buldum. Babamın dayısı ve çocuklarıyla bir süre görüştük. Babamın bekârken vefat ettiğini bildiklerini söylediler. Babaaanem babamın evliliğinden hiç kimseye bahsetmemiş. Allah’ın bir lütfu olarak yaşanan bu ilginç olay daha sonra babaannemin izini bulmama neden oldu. Antalya’da kızının yanında kalıyormuş ve yıllar sonra ilk kez görüştük. Ancak Alzheimer hastalığına yakalanması nedeniyle, annemi de beni de tanıyamadı. ‘Siz kimsiniz? Nerden geliyorsunuz? Erdener de kim?’ dedi. Babamı dahi hatırlayamadı. Bir süre sonra hatırladı. Bana, "Sen de baban gibi yakışıklısın, ben de gençliğimde güzeldim." dedi gülerek. Sonra dedi ki, "Evlendi mi Erdener? Nerde şimdi o?" dedi. O an acıların en büyüğünü kalbimde ve ruhumda yaşadım. Babamdan bahsetmesini, babamla olan anılarını anlatmasını çok isterdim. Elini, yüzünü babamın yerine de öptüm. Sarıldım uzun uzun. Gözyaşlarımı içime akıttım. Babamın sevgi duyduğu, anne hasretiyle yıllarca içinin yandığı biricik annesini bu tanışmamızdan 1 yıl sonra kaybettik. Babam ve annesinin ruhları şimdi ahrette buluştu. ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam) Doğum tarihi : 20 Ekim 1943 Ölüm tarih : 15 Ekim 1986 Sağa sola bakma öyle, niçin beni arıyorsun? Hayalinle durma öyle, yüreğimi yakıyorsun. Anacığım derken o gün bir üzüntü vardı bende, Sesim çıkmaz sanıyorsan dinle biraz kulak ver de. “İnliyorum” anacığım, makberimin derininden, Yolma sakın ak saçını Evlatçığım gitti diye. Sesimi duy anneciğim vazgeçer miyim hiç senden. Beni sakın unutma “ bir evladım vardı” diye… Muhip Erdener SOYDAN 16 Haziran 1960 Ankara |