Sonra ona dedim ki; Yarından sonra ki bir vaktin dününü yaşı-yorum. İlk gerçeğim bir hayalin olası yalanı! Gözleri olmayan bir iradenin safında, Allah’ı dinliyormuş gibi yapıyorum. Ben, çok yanılgının daha çok doğrusuyum diyorum çünkü. Allah bizimle biliyorum ve bu yüzden ölümden korkuyorum. Önümü göremeyecek kadar karanlık yaşadım ve herşeyi bilmenin cahili kaldım! Allah beni, en çok benden esirgesin, benden korusun.
Ben, seni saklamaya çalışan, sağanak bir kelime yagmuruyum ey yalnızlık! Seni, elinden tutup en sevgilim olan sessizliğimle tanıştıracağım. Bir gün bu dünyanın esaretinden kurtulup, seni, onunla ebediyen buluşturacağım! Bu son sahnesinde ömrümün, hiçbir kelimeye sarılmadan, seni, onunla konuşacağım. Bekle çoğal ve gör! Hayat dediğin ne ki! Kirletip kirlenmekten başka. Ve bu körlüğün sesine sağır olup çığlığa bürünmekten baska!
Edeb i hayat ile yasayan ebed i hayati hak edebilirdi ancak. Bunu ilk kalbin bilmesi gerekiyordu ve aklın inanması. Sonrası sadece yaşamaktı, sadece yaşamak! Damdan düşer gibi bir coşkulu nehrin akması gibi bir çiçeğin bir böceğe rahmeti gibi! Arı, duru ve ama hep haklı yaşamak!
Yalnızlık rahlesinin içinde ki sessizlik kitabıdır kalp. Bir çıtırtı duysa sevmek zanneder. Gök gürlese aşk! Bir suçluluk kok(la)sa pişmanlık hisseder. Rengi beyaz olan herşeyin adı duadır. Vaktin dün kumbarasında birikir tik takların eşliğinde. Umut sustalısını derininde saklayarak. Kanını yutkunurken aklında hep daha çok yarın vardır. Oysa hiç bil(e)mez hangi yarın hayırdır hangi yarın şer! Sadece yarın olsun der kalp! Yarın olsun da hayr olsun.
Gecenin böğründe sızlanan bir duayım belki, üzerime serili karanlığa nisbet aralayıp göğün kapılarını, ahımla aydınlanıyorum. Görklü mutluluklar uzak ufuklar da, şahlanası zaferler denizlerin dibinde, yiğitlenip türküleneceğim dillerim lal. Ama ben hala bir yarın kadar var bir umudum, bir aşkla eylemlenip sevebilecek kadar sağlam bir kalbim. Benimle süslenecek vakitler, bensizliğe tahammülsüz mekanlar benim haklı hükümranlığım çünkü!
İnsan en çok kendiyle mesafeli olmalı. Fazla yüzgöz olup her halini ifşa etmemeli. Misal kendine nefretinin sivri ucu olup kaportayı delmemeli yada hepten muhabbetlenip kusurlarının kör ve sağırı olmamalı. Mesafeyi korumalı. Zamanın ve mekanın kalıbına hapsetmeden kendini yüreğiyle varolmalı. Aklın sermayesiyle karını gözettiğı kadar ahlakıylayda varını korumalı. Öyle nefsiyle içlidışlı olup yavşamamalı!
Kimse kimsenin varlığı değildir ve kimse kimsenin yokluğu da değildir! Her kimse bir diğerinin şahidi ve emanetidir. Onunla sınanır, onunla acılanır, onunla umutlanır. Hayat da böyle bir şeydir işte. Sabrı, sadakati ve cesareti olmayanların yokuşu olur hep. Olan umutlarını da tek tek alır. Hayat; haylayıp yürüyenlere ve damardan sevip akledenlere haktır, sevaptır ve rahmettir! İş çığırından çıkmadan ölmeli yada adam olunmalıdır!
Sıfırın altında yaşayanlar için yukarısı yoktur! Dağın zirvesi çukur göğün tepesi acizdir. Sen mahfilleri süsleyip gökkuşağını silebilsende asıl olanın yarınındır. / Deli dinsizliğiyle, akıllı densizliğiyle başladı dün. Geç kalanlar erken ölecekler. Saliha kadınlar bilmeyecek, sahici adamlar direnecekler. / Hepsi sıfırın sıfatlarıyla öne geçip ilk sırada sevecekler. Aşkın su i zanlılığı olmadan!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Savruluşlar II şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Savruluşlar II şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.