Hayat sofrasında Taş
Hayat sofrasında Taş
Hayat sofranda taş Taş mı yesin çocuklar Şikayetçiyim hayattan Çürük meyveler yedirdi bana hayat sofrasında... Ve elinde taş bu hayatın ... Bu Kabilin Ve kalbi taş bu hayatın Nerden bilirdim üvey anneymiş hayat... Nerden bilirdim varlığın kuzey kutbunda kaldığını dünyanın Bu hayat kabil Ağla gönlüm sensin Habil Anlamışım da ne olmuş Kalbi taş bu hayatın... Hayatım zulüm... Gel tut elimden gülüm Affet Allahım beni Hayatım zulüm... Affım için dualar et gülüm Çürük meyveler yedirdi bana hayat sofrasında.. Açtım bağlı gözlerimi Bir çöplük hayat sofrası İyi ki, ölümlüyüz Ölümün kalbinde gül Bütün iğrenç yiyecekler hayat sofrasında Nerdesin anne Çürük meyveler yedirdi bana hayat ... Ölüm bu yetim gönüllerin annesi gibi... Yetim gözlerin annesi Güneş yüzlü nerdesin Çürük meyveler yedirdi bana hayat ... Neredesin ey bahar yüzlüm Ay sözlüm Çürük meyveler yedirdi bana hayat ... Yetim derelerin annesi nerdesin Sil yıka elini yüzünü bu gönlün annesi... Ağlasın mı kirli ellerine bakıp bakıp bir sokak çocuğu bir gönül Çürük meyveler yedirdin bana hayat ... Al başına çal ey hayat bu iğrenç sofrandan kaçıyorum O gözleri bağlı çocuk yok karşında artık Kor haykırışlarla ağlasın bir sokak çocuğu bu gönül Kirlendim yağmurlar yok mu Nafile bekleyişim Bir kuraklık var insan kardeşim bir ömür de beklesem Ağarası yok elimin yüzümün Çaresizliklerimiz ölü kuşlar gibi Ve Ne hilal ne bir yıldız var gecesine güzelliklerin Ne kazanılmış bir bedir gördüm tarihinde gönlümün Onca dert buldu gönlümü ya nerde huzur ... Ve insan kardeşim On taş yedim başıma iki ceviz geçti elime her ceviz kapma yarışında... Dürüstlük ,o koca devlet silinmiş haritadan Yazlık kışlık elbisesi var yalanın o bir zengine olmuş gelin... Susmak reva görülmüş her bülbülle korkuları zalim mi zalim hakkı haykıran dilin Sevap arama günah istemediğin kadar bol tabak tabak kir Hayat sofrasında Yaralı geyik gibi her gönül Sevaplar uzak bir dağ Yarasını kimler sarsın... Bin yara aldım hayat sofrasında Zaman bir savaşçı gönül ülkesinde Bin depremle yıkan binalarını gülün Bin atom bombasıyla uçaklarıyla tanklarıyla savaşan bir öksüz çiçekle Çiçeğin öksüz haritası Kuyular çöplükler Yol belli değil ışığın askeri için Gül insan ve çiçek düşünce ağlamasın mı bahtına Baharsız kışlar peş peşe geldi Leşler gördüm hayat sofrasında Güneş say Aklı Ay say vicdanı Bunları sil Geriye karanlık kalmaz mı Güneşini yitirmiş kördür gönlüm Hayat sofrasında Cennetim nerde Her yerde perde Gözlerini bağlamışlar sokak çocuğu olmuş gönül Bütün beyaz düşler beyaz güvercinlerdir Nerde güvercinleri göklerin Günahlar ,cahillikler Yalan dolan ... Hayat sofrasında yılan... Nasıl bir ülkeye benzer gönül denilen şey bilmem Gülü yok derdi dikeni çok bir ülkedir ömür... İnsan kardeşim Mavisi ölmüş bir deniz payımıza düşen Nefis denilen şey en çok da kara toprağa benzer Bu kara toprağa Karanlık dikmişler ağaç diye Karanlığı sulamışlar ağaç diye Olmaz olsun bu bahçe Gül büyütmeyen bu bahçe Her parçası mezarlık... Bir dünya benim gönlüm Cihan harpleri yaşamış bir dünya gönlüm Yaşım kırk olmadan İnsan kardeşim masallarım nerede Sevgi ölmüş saygı ölmüş Ölmüş güzellikğin askerleri Taş dikelim mezarlıklara Bal mı olsun... Kuş sütü mü beklenilir Hayat üvey anne sofrası insan kardeşim İnsan kardeşim Güneşsizdir bir kutup yazı bu hayat Bir yaz için iki güneş yetmez Ne umulur ki, böyle bir hayatın sofrasında İnsan kardeşim cennetim nerde |
çok güzel bir cümle...ne çok şey söyledi.