TAHT-I BELKIS
Sen yakıcı cazibe,kaçıp yakalanılan,
Mistik bir efsanenin, ulaşılmaz ecesi. Sen varılmaz bir ufuk, her kez vardım sanılan, Ve cevabı kendinde saklı, sır bilmecesi. Sen koktun derininde, koklanan her çiçeğin, Damla damla biriktin, aktığın her nefeste, Kaç kez kanına girdin, hapsettiğin gerçeğin, Ve kaç can paraladın, çağırdığın her seste. Kaç ceylan boyun büktü,yokluğunun bahtında, Kaç umut çare saydı, uğrunda intiharı, Kaç Belkıs ağırlandı gözlerinin tahtında, Ve kaç asır arandı, göklerinin baharı. Efsunlu hikayeler ille de seni yazdı, Lokman hekim seninle emledi yaraları, Kaç hüzün, bedeninde sen için mezar kazdı, Ve kaç matem giymedi, sen diye karaları. Kaç şair sende buldu, yoğrulduğu mayayı, Kaç aşık gözyaşıyla senin resmini çizdi, Kaç günahkar yormadı, sen diye her rüyayı, Ve kaç Mecnun sen diye, uçsuz çöllerde gezdi. Ah esrârengiz tutku! nere kaçılır senden, Göklerin nârı biter, seninki hiç bitmez mi? Bu kaçıncı ölüşüm, insaf et çekil tenden, Ve kaçıncı dönüşüm, çiğnediğin yetmez mi? 10-ŞUBAT-2006 |