Doğamayan Gün
Çisesiyle ağlayan şafak;
Gün, yüzünü göstermek istemiyor, Sıkıntıları aymak istemiyor güneş; Yerler ıslak. Sokağı göz altına almışlar; Göz altı kadar karanlık, Az daha bekle, ’aydınlık’ Hüzünleri günün sırtına sarmışlar. Geçmesi lazım kırıntıların uğultusu, Duvarlara yerleşen gözyaşı sığıntısının; Kalkması lazım, çok oturdu, Öyle ki üzerine toz oturdu, Burunların açılması gerek; Genzi yakmalı ’mutluluğun’ kokusu, İşlemeli ruha; tüketmişlik korkusu. Ahmağıyla neşeli, kasabanın caddeleri, Ahmak ıslatanıyla şık, Güneş doğmak istemiyor fakat yolu açık, Karartıdan söküp alıyor işte engelleri, Ve bulutların morali bozuk, benzi soluk; Gündüzün önünde bulanık. |