Zaman Gün artığından ışıyan Ebruli bir akşamüstüydü tastamam U/mutsuz ve sus/pus Siyah ceketiyle İnerken son vagondan Devrilesi gelmişti Dağ gibi olsa da cüssesi Nihayetinde O da insan Öyle bir esmişti ki, sanki güzü anımsatmıştı rüzgâr Aniden gözüne ilişince inci kolyeli bayan
Her zamanki gibi cesurdu Endamı, sanki Osmanlıdan kalan Dik duruşlu adam, Yine de bakışları titredi Usulca merhaba derken Başını öne eğdi. Pür telaştı halleri Sanki yüreğine Gözleri siyah miskten huriler değdi.
Kirpiklerinin arası Deniz kadar Yosun kokan kadının Güneşle yarışırcasına sımsıcak ve kırmızıydı yanakları Belli ki kaderine ziyadesiyle kırgın Bir o kadar da hazindi yaşantısı
Kaçamak bakışları çocuklar gibi şendi Renk cümbüşü eteğini toplayıp Yönünü iskeleye çevirdi Var gücüyle gizlemeye çalışırken hislerini Heyecandan titreyen elleriyle Zamanı ağırdan alıp Yüzüne dolanan saçlarını aralar gibi yaptı
Adam toparlandı Aniden kadının buz gibi ellerini kavradı Unutulmuş naftalin kokulu sandıklardan Sanki geçmişten yarım kalan bir aşktı bu Avuçlarına bıraktığı.
Her ikisi de Tepeden tırnağa vurgun yemiş gibiydi Erken koparılmış takvim yapraklarından Halbuki tam da birbirlerine sarılacakken Ay ışığında kolları.
Bi-çare Dağılıyor gözyaşlarında aşk eskizleri Zira... Zira, vuslat olmamalıydı Çünki... İkisine de yabancıydı birbirlerinin evleri Kim bilir ne haldeydi Merakla bekleyen aileleri........
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
_YABANCI_ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
_YABANCI_ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Zaman Gün artığından ışıyan Ebruli bir akşamüstüydü tastamam U/mutsuz ve sus/pus Siyah ceketiyle İnerken son vagondan Devrilesi gelmişti Dağ gibi olsa da cüssesi Nihayetinde O da insan Öyle bir esmişti ki, sanki güzü anımsatmıştı rüzgâr Aniden gözüne ilişince inci kolyeli bayan
Her zamanki gibi cesurdu Endamı, sanki Osmanlıdan kalan Dik duruşlu adam, Yine de bakışları titredi Usulca merhaba derken Başını öne eğdi. Pür telaştı halleri Sanki yüreğine Gözleri siyah miskten huriler değdi.
Kirpiklerinin arası Deniz kadar Yosun kokan kadının Güneşle yarışırcasına sımsıcak ve kırmızıydı yanakları Belli ki kaderine ziyadesiyle kırgın Bir o kadar da hazindi yaşantısı
Kaçamak bakışları çocuklar gibi şendi Renk cümbüşü eteğini toplayıp Yönünü iskeleye çevirdi Var gücüyle gizlemeye çalışırken hislerini Heyecandan titreyen elleriyle Zamanı ağırdan alıp Yüzüne dolanan saçlarını aralar gibi yaptı
Adam toparlandı Aniden kadının buz gibi ellerini kavradı Unutulmuş naftalin kokulu sandıklardan Sanki geçmişten yarım kalan bir aşktı bu Avuçlarına bıraktığı.
Her ikisi de Tepeden tırnağa vurgun yemiş gibiydi Erken koparılmış takvim yapraklarından Halbuki tam da birbirlerine sarılacakken Ay ışığında kolları.
Bi-çare Dağılıyor gözyaşlarında aşk eskizleri Zira... Zira, vuslat olmamalıydı Çünki... İkisine de yabancıydı birbirlerinin evleri Kim bilir ne haldeydi Merakla bekleyen aileleri........
NÜS
.................................ZAMAN;Zaman okusaydı dizeleri,bu görselliye tema olmakdan utanırdı,durdurabilseyi gönül yıkan füzeleri,aşk ile sevgi selinde akardı,zaman zamanda nice zamanları sakladı...kaleminiz daim yüreyiniz engin olsun üstadim,saygıyla selamlar,dualarda kalınız...
Seven sevilene vuslatı arzular lakin kader vuslat kapısını kilitlemiş ise elden bir şey gelmez...Hayalden öteye...Varsın hayal olsun...Gönülden gönüle gidildikten sonra... Güzel bir eser kutlarım...Saygılarımla...
Zaman Gün artığından ışıyan Ebruli bir akşamüstüydü tastamam U/mutsuz ve sus/pus Siyah ceketiyle İnerken son vagondan Devrilesi gelmişti Dağ gibi olsa da cüssesi Nihayetinde O da insan Öyle bir esmişti ki, sanki güzü anımsatmıştı rüzgâr Aniden gözüne ilişince inci kolyeli bayan
Her zamanki gibi cesurdu Endamı, sanki Osmanlıdan kalan Dik duruşlu adam, Yine de bakışları titredi Usulca merhaba derken Başını öne eğdi. Pür telaştı halleri Sanki yüreğine Gözleri siyah miskten huriler değdi.
Kirpiklerinin arası Deniz kadar Yosun kokan kadının Güneşle yarışırcasına sımsıcak ve kırmızıydı yanakları Belli ki kaderine ziyadesiyle kırgın Bir o kadar da hazindi yaşantısı
Kaçamak bakışları çocuklar gibi şendi Renk cümbüşü eteğini toplayıp Yönünü iskeleye çevirdi Var gücüyle gizlemeye çalışırken hislerini Heyecandan titreyen elleriyle Zamanı ağırdan alıp Yüzüne dolanan saçlarını aralar gibi yaptı
Adam toparlandı Aniden kadının buz gibi ellerini kavradı Unutulmuş naftalin kokulu sandıklardan Sanki geçmişten yarım kalan bir aşktı bu Avuçlarına bıraktığı.
Her ikisi de Tepeden tırnağa vurgun yemiş gibiydi Erken koparılmış takvim yapraklarından Halbuki tam da birbirlerine sarılacakken Ay ışığında kolları.
Bi-çare Dağılıyor gözyaşlarında aşk eskizleri Zira... Zira, vuslat olmamalıydı Çünki... İkisine de yabancıydı birbirlerinin evleri Kim bilir ne haldeydi Merakla bekleyen aileleri........
NÜS
.................................ZAMAN;Zaman okusaydı dizeleri,bu görselliye tema olmakdan utanırdı,durdurabilseyi gönül yıkan füzeleri,aşk ile sevgi selinde akardı,zaman zamanda nice zamanları sakladı...kaleminiz daim yüreyiniz engin olsun üstadim,saygıyla selamlar,dualarda kalınız...
_YABANCI_
Zaman
Gün artığından ışıyan
Ebruli bir akşamüstüydü tastamam
U/mutsuz ve sus/pus
Siyah ceketiyle
İnerken son vagondan
Devrilesi gelmişti
Dağ gibi olsa da cüssesi
Nihayetinde O da insan
Öyle bir esmişti ki, sanki güzü anımsatmıştı rüzgâr
Aniden gözüne ilişince inci kolyeli bayan
Her zamanki gibi cesurdu
Endamı, sanki Osmanlıdan kalan
Dik duruşlu adam,
Yine de bakışları titredi
Usulca merhaba derken
Başını öne eğdi.
Pür telaştı halleri
Sanki yüreğine
Gözleri siyah miskten huriler değdi.
Kirpiklerinin arası
Deniz kadar
Yosun kokan kadının
Güneşle yarışırcasına sımsıcak ve kırmızıydı yanakları
Belli ki kaderine ziyadesiyle kırgın
Bir o kadar da hazindi yaşantısı
Kaçamak bakışları çocuklar gibi şendi
Renk cümbüşü eteğini toplayıp
Yönünü iskeleye çevirdi
Var gücüyle gizlemeye çalışırken hislerini
Heyecandan titreyen elleriyle
Zamanı ağırdan alıp
Yüzüne dolanan saçlarını aralar gibi yaptı
Adam toparlandı
Aniden kadının buz gibi ellerini kavradı
Unutulmuş naftalin kokulu sandıklardan
Sanki geçmişten yarım kalan bir aşktı bu
Avuçlarına bıraktığı.
Her ikisi de
Tepeden tırnağa vurgun yemiş gibiydi
Erken koparılmış takvim yapraklarından
Halbuki tam da birbirlerine sarılacakken
Ay ışığında kolları.
Bi-çare
Dağılıyor gözyaşlarında aşk eskizleri
Zira...
Zira, vuslat olmamalıydı
Çünki...
İkisine de yabancıydı birbirlerinin evleri
Kim bilir ne haldeydi
Merakla bekleyen aileleri........
NÜS
.................................ZAMAN;Zaman okusaydı dizeleri,bu görselliye tema olmakdan utanırdı,durdurabilseyi gönül yıkan füzeleri,aşk ile sevgi selinde akardı,zaman zamanda nice zamanları sakladı...kaleminiz daim yüreyiniz engin olsun üstadim,saygıyla selamlar,dualarda kalınız...