YARALAR BENİNe zaman hüzünle toprağa baksam Gerçeğe döndürür, ufalar beni Ne zaman hazanda yaprağa baksam Maziye götürür, yaralar beni Bir çoban kuzuya, taş atıyorsa Bir avcı ahdedip baş koyuyorsa Bir yaralı ceylan, yaş döküyorsa Yaydan çıkan her ok yaralar beni Arayıp bir parça nimet bulunca Terleyip minnetle ibret karınca Bin bir zahmet ile yola çıkınca Onu ezen ayak yaralar beni Doğumda analar çekerken sancı Yürünen adımı sayarken yolcu Yer verilmez ise diye yabancı Yatılmayan yatak yaralar beni Beslenmeye muhtaç bekleyen bebek Öğrenmeye koşan gösteren emek Yenilmeye gelen, dökülen yemek Olur keskin bıçak, yaralar beni Yandıkça yanacak, ışık gönlümde Andıkça anacak, ahir ömrümde Yasin okuyacak yıldönümünde Yok ise bir evlat yaralar beni Bu gönül yazacak olsa da suçu Beyaz mıydı söyle ananın saçı İpsiz sapsız gezen biri, bir kaçı Ata bilmez uşak yaralar beni Hayatı anlamak, hayatı yazmak Zengince yaşamak, fakire kızmak Bululunca şaşırıp, sebepsiz azmak Gelinen son durak yaralar beni Üretim yapmadan, tüketip durmak Doğruya tapmadan, yanlışa sapmak Hiçbir gayret yokken sahibi olmak Toprakta yer kapmak yaralar beni İhanetler edip önce yurduna Melanet sarf edip yalanlarına Tümüyle ibretlik nutuklarına Şaşkınlıkla bakmak yaralar beni Basmalı yaraya gereken tuzu Herkesin evladı kınalı kuzu Düğünde bayramda çalarken sazı Her bir öksüz yürek yaralar beni Yeşile dönerken, bayırlar dağlar Menekşeler güler, sümbüller ağlar Memleket uğruna coşmuşsa çaylar Islanan her yanak yaralar beni Akdeniz mavisi, inci Ege’si Hırçın Karadeniz iri dalgası Nokta nokta yurdun her bir bölgesi Sokulan bir nifak yaralar beni… Vatanım diyorken, Türkmen’i Türkü Et tırnak değilmi, Çerkez’i Kürdü Beraber sırtlanmış taşırken yükü Satılmış her ahmak yaralar beni Necati ŞİMŞEK 15/01/2008 Ankara |