Çığlıksonsuzluktan aldığım nefesti ıslak kokusunu duymak dişbudak saçlarının ateş hırsızıydı gülüşün gözyaşlarımızın buluştuğu yerdi cennet yaşların deryası şimdi gözlerim kızıl fırtınayla dalgalanan iç denizlerinde göz göz koşan deniz atıyım suyu yakan tuzum saklanabilir değil ateş bir gün kullanılmak üzere biliyorum duymasaydım kokusunu gelinciklerin dokunmasaydım gök kuşağına kanamasaydım kirpilerin birbirine sarıldığı yerde kanmasaydım pınarlarına göğsünün kopup gitmezdi gelecek en ince yerinden gizlenilesi bir günah değil(d)im kemiklerim kadar beyaz bir sabırla zapt edemediğim aceleci bir çığlık arasında godot yu ya da mesih i değil yüreğimin acı sıcaklığıyla sarar diye bir gün aşkı bekleyen(d)im arslanlayu kükreyen kuş çığlıklarıyla doğan aşktı yaşam anlıyordu kendini (y)algın tek derdin aşk olsun derken aşkla anılmak isteyen kadın dolaşırken yılankavi dokunuşlarla düş çizgilerinde vücudunun bir gün bile geçmezken duymadan gün eşini sesinin nasıl razı olunur boğum boğum sessizliğe sinek kuşları konmuyor artık kalbime yıldızlara asılı bir salıncaktan düştüm melekleri gördüm düşümde şeytanın onu tasvir ettikleri kadar korkunç olmadığı bir yerdeydim sen kara kanatlı gökyüzü balığı canımı yak benim, sustur kalbimi kana kana içeyim dil ve dudakların dansında senden gelecek zehri orada, sevdiğim renk ahenk mercanların arasında uçarken öleyim Barba |
Hissediyorum güne gelecek bu şiir :) Gelmeli çünkü ilk kez bir acıyla beslenmişsin sen. Fısıldamış sana yokluk. Fısıldamış sana Tanrı o ilahi imgeleri. Kutlarım. Saygılar efendim.