Saçları Simsiyah
Saçları çocuklar!
Saçları simsiyah, ve derin bir nefes gibi uzun kirpikleri.. Teniyse ilahi bir nur gibi, parlayan ışık, göz kamaştıran aydınlık, sonsuz bir yol… Sonsuz diyorum bakın, sonsuz bir yol, onsuz değil.. Çünkü hayallerin olduğu bir dünyada hiçbir an, hiçbir soluk, hiçbir bakış onsuz değil.. Unutursun, Unutursun, Klasik insan avutma cümleleri.. Unutmadık bakın, Öğrenin, insan terk edildiği zaman dünü unutmadığı gibi, yarınları da unutmaz. Unutmadık, hatırlıyoruz.. Dedik ki; elini hiç bırakmam, onurun var, gururun var senin, ve ben varım.. Bu yüzden başını aşağıya asla eğmem, başın hep dik durmalı! Şimdi duydum ki başın aşağıdaymış sürekli, Pişman olduğundan değil biliyorum, Söylesene ne kadar kazanıyorsun? Diyemem, adını böyle kirletemem. Dersem eğer, Turgut gibi acır sevgim.. Diyemem... Sahi adı, adı geçmişte dinlediğim bir şarkı, ve sözleri gibi, dilimin ucunda, söyleyemiyorum.. ve sesi, sesi aynı şarkının melodisi, notaları birbirine kördüğüm, mırıldanmak imkansız. Düğümün çözülmesi için dudaklarımın sesine değmesi gerek, sonrası seviyorum, özlüyorum olur kesin.. Ardından her şeyin bozulması için aldatılmak gerek, sonrası sövüyorum, ölüyorum olur kesin.. siktir edin hep aynı şeyler işte.. Ama gel, aynı şeyleri yeniden yaşayalım, bu kez, beni benimle aldat, öyle bir aldat ki, beni sevdiğinden haberim olmasın.. Gel işte, yine bir merdiven başında bekleyeyim seni, sen merdivenden çıkarken, ilk önce saçlarını göreyim, saçlarını görmek istiyorum, saçlarından hayata tutunmak istiyorum.. saçları, saçları çocuklar, saçları simsiyah.. Gel ve öyle bir sev ki beni, canımı oku! Yine ellerinle tanışayım, ve tırnaklarınla.. Bilirim, tırnaklarını güzel görünmek için uzatmadın sen.. Hadi, kes bileklerimizi, uyuyalım. Kapat gözlerini, söndür ışıklarımı, karart dünyamı, beyaz tenini kefen niyetiyle sar üzerime, kirpiklerini kapat üzerime bir mezarın tahtaları gibi, toprak gibi dök yüzüme saçlarını, uyuyalım. Sarıl bana, mezarım ol, buz gibi soğuk olsun her yerin, çünkü ısınmak değil, üzerine titremek istiyorum. Gel diyorum, helak edilmiş bir kavmin son duası gibi, veya olmayacak duaya amin der gibi, koskocaman umutlarımı, en küçük ihtimale sıkıştırarak sana, gel diyorum.. Ya da diyemiyorum.. çünkü çok okşamıştım onun saçlarını, şiir gibi olan saçları, beni dize getirdi.. Üzerimdeki hakkı da çok, üzerimde hakkı olduğu kadar, olmayan tek şey ise, elleri, teni, ve en önemlisi de saçları.. saçları çocuklar, saçları simsiyahtı.. ve çocuklar, susuyorum artık, bundan sonra ağzımı bıçak açmaz, zira dudakları yoksa eğer.. şimdi bir masal daha bitti, artık çok mutsuzuz, bir masal daha bitti, artık çok yalnızız.. neyse siktir edin çocuklar, her masal mutlu sonla bitmezdi zaten, hadi uyuyalım. Furkan Dovan |