Kir Tutmuş Penceremin Karşısında,Gözlerimden Akan Yaşlarla… Alışırım Yokluğuna…
Sabah olmak üzere…
Günün ilk ışıkları beliriyor gökyüzünde. Herkes tatlı bir uykunun derinliğinde. Beni sorarsan ben yine buz gibi odamın,kırık sandalyesinde oturmuş dışarıyı izliyorum buğulu gözlerimle. Kemiklerim titriyor kimsesizlikten. Kollarım boşluğu sarıyor senin özleminden. Yokluğunu kabullenemedi deli yüreğim… Geleceksin diye yollarını gözlüyor,puslu gözlerim. Ne zamandır yoksun bilmiyorum. Saya saya günler bitti. Senin özlemin bitmedi. Kaç saattir,kaç gündür uyumuyorum onu da bilmiyorum. Senin bir zamanlar nefesinle ısıttığın,şimdilerde ise soğuktan buz tutan ellerimle,bir zamanlar bakışınla güldürdüğün,şimdilerde ise donmuş,kan çanağına dönmüş gözlerimle bekliyorum. Umudumu hiç yitirmeden,eskisi gibi koşarak kapıdan içeri gireceğin günleri… Aslına bakarsan bir yandan da gelmeni istemiyorum,çünkü beni böyle görürsen çok üzülürsün biliyorum. Her şeye dayanır şu yalnız yüreğimde,bir senin üzülmene dayanamaz. Senin gözünden yaş aksa,benim yüreğime kan olarak damlar. İçimi yakar... Ben umutsuzca seni sevmeyi bilirim,sen yeter ki bir defa daha gülümse… Yeter ki bir defa daha gülümseyerek bak etrafına… Ben gözümde yaşlarla,soğuk odamda,soğuk vücudumla,kir tutmuş bir pencerenin karşısında, yokluğunda sabahlamaya alışığım… Aşığım… Sinem KARATAŞ |