BU SON
bu son, sonun ötesinde bir son.
Biktim yalanci ayriliklarin kollarinda ezilmekten, sonu sonsuz özlemlerin altinda gölgelenmekten, siirlerimi seninle süslemekten biktim, kalemi her elime aldigimda adinla baslamaktan, kagitlara nakis nakis seni islemekten, ölümüne bir sevda masalini dinlemekten biktim, seni sensiz sevmekten, sensizligi seninle sevmekten biktim, bu son sonu yalanci ayriliklarin, vuslatsiz özlemleri özlemekten biktim, mecnun ki cöl cöl arardi leyla’sini, ferhat ki sirin’i icin delerdi sevda daglarini, sonu leyla olan cölü kim aramaz ki? sonu sirin olan dagi kim delmez ki? ya sonu sen olmayan bu aski kim tasir söyle? Yada en iyisi sus, her zaman yaptigin gibi sadece sus, mezarin ölüyü bekledigi gibi bekliyor sensizlik, bir ölüyü haykiriyor minareleri camilerin, bir cocuk askin selasini veriyor dinle, bir garip ölmüs elinde bir gül, rengi siyah, yanmis bir kalbin külü kadar siyah, bu son yalanci ayriliklarin, bu son sonu sonsuz sevdalarin, her firsatta adini yazan kalem kirildi, kagit suspus olmus oturuyor kösede, icimdeki seni sensiz seven cocugu az önce gömdüler bir kuytu yere, koca bir hic kaldi benden geriye, bu son siir, siir gibi olmayan, sonun sonunu yudumluyorum suan, mutluluk, kavusma, vuslat hepsi soyut kelimelerin, sen somut, ben somut ama biz soyut, istedim ki soyut olalim yükselelim arsa, olmaliydi, olmadi, olmazdi.. |