ÇARMIHTAKİ AŞK
Sade kelimelerle çiviledim duvarıma aşkı
Ölümsüzlüğün suyunda yıkadıktan sonra Sessiz harflere rücu ettirdim İçimdeki kırgınlığı Ki dile gelipte yakmasınlar canını Koca Koca adımlarla gittim peşinden Ve yakaladım sadakati Doğruların köşesinden yanlışlara dönerken Tuttum ellerini son anda Sımsıkı sarıldım Bakışların üzerimden atlayıp Yabancı simalara kayarken Bileklerimi kıracak kadar ağırdı Vedalaşmak için ellerime uzanan ellerin Yine de bırakamadım işte Çünkü sana susamıştı ince ince terleyen avuçlarım İçimin kıyısından Yokluğuna uğurlarken seni Adını bilmediğim yağmurlar başladı O çok sevdiğin gözlerimde Yine biad ettim yalnızlığa Karanlığın namlusunun gölgesi altında Yarınlarıma sensizliği borçlandım Sonbahardı yüreğimdeki mevsimin adı Usul usul toparladım yollardan Sararıp kopan gülüşlerini Ayıklamadım ellerimden Batan,acıtan,sızlayan bakışlarını Huzuru vuslata rehin bıraktım... Toz pembe hayallerimin sokaklarında gezdim Ay ışığı kucaklarken kaldırımları Bütün kaldırımlara çığlık çığlık ismini kazıdım Boş boş konuştum kendimle saatlerce Boşluğunu doldurmak için Kırdım isyana ram eden kalemimi Göğsünde sert harfleri barındırmayan Masum sözcüklerle kurdum cümlelerimi Gençliğimi aradım gözlerinin arkasında Avuç açıp bekledim Düşerse diye sarılıp bir damlaya. Çarmıha gerdim rüyalarımı İçinde havarilerin ve sen Asayı da sakladım Kızıllaşan denizleri bağladım ortasından Sen çıkıp gitme diye benden Bedenimden... |