Oğlu sabah ezanlarının o yanık seslerinde ruhu renklendiren hoş dokusunda gözlerini açıyordu
güya evden sessizce erkenden ayrılacak oysa ki annesine her defasında yakalanıyordu
annesi gülümseyip benden dua almadan nereye bakalım diye gülümserken

sonrasında bir dolu işin var kızım dedi kendine erken kalkarsam daha çok çalışabilirim gezebilirim ve yazabilirim diye düşündü,masanın üzerinde Fransızca yazdığı meyveler küçücük not defterinden kopardığı ucu yapışkanlı kağıtlarla duruyordu

O da nesi birinde düzeltme vardı bir de not
yanlış yazmışsın anacığım diye dudaklarını ısırıp güldü ,hmm pekala dedi sebzeleri ekleyecekti bu defa yazmaya koyuldu ve Cd den ses telaffuzları ile dinleyerek tekrarlar yapıyordu

naneli çay kalmış mıydı rafta,o kadar çok tüketiyordu ki,zihni açılıyordu adeta,bu yaştan sonra neler geldi başıma dedi arada pes edip vatanına dönmeyi çok istedi,pes etmek yok kızım dedi dışarısı koskoca bir umman illa bir arkadaşı da olacaktı o güzel kız zaten onun rehberi olmuştu bile
tüm gücü ondan alarak yaka ucunu aşağıya çekti eteğini düzeltti haydi bakalım çay sonrası ilk alışveriş seni bekliyor dedi

nane çayı alacaktı büyük bir marketten birde peksimet tarzı galateler varmıydı burada da acaba ,vardır diye düşündü


KUZEY AFRİKA DA YAZ AŞKLARI


Uzun sahillerde sanki elenmiş ince
nemli kumlar güneşini beklerken
Fenike Bizans Roma’lılar
geceyi ıssız bulup
tüm gece boyu konuşmuş anlaşılan


bir dolu ağaçlı bulvarların ötesinde
duran faytonlar tekerlek sesleri
ile güne başlarken
bugün menüde acaba ne var?
bizim tayfa erken kalkmış
şerbet hazır tadından

Osmanlılardan tarifi tarçın bahar
bol yağda nar gibi kızarmış lokma tatlısı
ohooo daha neler neler var
Berberi lerden o meşhur acı soslu kuskus
Romalılar dan kalmış zeytin ağaçları


bir dolu zeytinyağı parlayan
yemek çeşitleri var
kahve baharatta dur işte
o da buraların kültürü yabancıları yakmak için var
Bugün Cuma bak nasılda davet ediyor
Zeytuna’da okunan o tatlı sesli ezanlar

dua ediyorsundur kim bilir nerede
senin şehrinin bilmediğim o gizli mağbedlerinde
Zeytuna ne demek dedin sordun ya
o zeytin demek aslında
hani şu dokuz giriş beş bin metre alanında
kayboluyordum diye korktuğunda


Bizans Kartaca sını fethedenler
sağlam bulmuş olmalı
yüz seksen dört sütunu kullanmış avlusunda

Fransızlar İtalyanlar Ruslar sizlerden de var
ah onlar yaz aşklarına bayılırlar
Akdeniz ılık havası Sahra’nın nemsiz çöl rüzgarları
Atlas okyanuslarının yolladığı nemli soğuk havayı ısıtırken
karışık aşklara hizmet eder

bir yumak olur kupkuru
anlamsız bir çöl çalısı sürüklenirken
görünür illa kaybolacağı ötelerden bile bile
sürüklenir dururken şaşkın çöl rüzgarlarında



YAZ AŞKLARI DEYİP GEÇERLER
NE DE BASİT
CÜMLECİKTİR ONLARA
HEP AYNİ KUPKURU ÇALILAR

ÖBEKLENİR SÜRÜKLENİRKEN
BİR DAHA BAKARSIN
SAHRA’NIN O EN
KIZGIN KUMLARINDA
ÇÖL RÜZGARLARI
İLE YOK OLMUŞLAR


TUNUS’LU MERZA’NIN AŞKI...